Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Gelecek kuşaklar, Ergenekon iddianamesine sadece hukuk açısından bakmayacaklar...

Medya açısından da değerlendirmeler yapılacak...

İddianamedeki hukuk dışı, gerçek dışı bir takım belgelerin, bilgilerin ve suçlamaların, ne sanık ne de tanık olan pek çok kişinin özel yaşamlarına ilişkin bilgilerin medya tarafından nasıl kullanıldığı herhalde derslerde örnek olarak anlatılacak...

Belki de gelecek kuşaklar için "Ergenekon medyası" tabiri, basın tarihimizdeki "Mütareke basını" gibi özel anlam taşıyan bir terim olacak...

İddianamede, dudak uçuklatan belgeler, bilgiler, telefon kayıtları, sanık ve tanık ifadeleri var:

Örneğin, Başbakan'ın siyasal rakiplerine rüşvet verdiği iddiası...

Örneğin, yargı mensuplarına etki edildiği iddiası...

Örneğin, Uğur Mumcu cinayetinin ardındaki gizli örgütler hakkındaki iddialar...

Örneğin Başbakan ile Genelkurmay Başkanı arasında geçen diyaloglar hakkındaki iddialar...

Örneğin çok ünlü bir işadamının iki kişinin katili olduğu hakkındaki iddia...

Ve daha neler, neler...

Yukarda saydığım örneklerin hemen hemen hepsi ya ilgililer ya da resmi kurumlar tarafından yalanlandı...

Ama "Ergenekon Medyası"nın hiç umurunda değil...

Yine iftiralar, yalanlanmış bilgilere, belgelere dayalı haberler, yorumlar, manşetlerde...

Bunlara karşılık, Ergenekon üzerine araştırmalar yapmış, kitaplar yazmış bazı namuslu gazeteciler, ellerindeki bulgulara ve bilgilere dayalı olarak dürüst habercilik ve yorumculuk yapmayı sürdürüyor...

Sayıları pek fazla olmayan, Can Dündar gibi, Soner Yalçın gibi bu tür gazetecilerin yorumları okunduğunda çok ciddi bir sorunun ortaya çıktığı anlaşılıyor:

Gerçekten devletin içinde, adı ne olursa olsun, Ergenekon türü bir örgütlenme var.

Anlaşıldığına göre bu örgütlenme, Soğuk Savaş döneminde Amerika'nın da desteğiyle kurulmuş, komünizmle mücadele etmeye yönelik bir yapı.

Ama şimdi "Ergenekon" diye kamuoyuna sunulan ve var olup olmadığı bile belli olmayan bir takım ilişkilere dayandığı öne sürülen örgütlenme ile bu esas Ergenekon'un pek bir ilişkisi yok.

İşin daha da ilginç tarafı, insan dürüst gazetecilerin yorumlarını okuduğu zaman, bugünkü Ergenekon iddialarının arkasında "Gerçek Ergenekon"un veya "AKP'nin derin devleti"nin olduğu gibi bir izlenim ediniyor.

Hem hükümeti hem de devleti ele geçirmiş olan AKP iktidarı, bu vesileyle muhaliflerini de susturmaya çalışıyor gibi oldukça keskin ve suçlayıcı bir görüş de var.

Bu arada önemi, mali portesi ve ilişkileri açısından, hiç de Ergenekon iddialarından aşağı kalmayan bir Deniz Feneri skandalı patlak verdi.

Ama iddianamedeki yalan olduğu belli belgelere dayalı olarak yeri göğü inleten "Ergenekoncu medya", aynen yerle bir edilen insan hakları, kişilik hakları konusunda olduğu gibi, suskun.

Ergenekoncu yandaş medya utanmıyor.

Ne demeli bilmem.

Kader utansın!