Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
SEÇİM ARAŞTIRMALARININ BELİRSİZLİĞİ:
Olanaklar ve Olasılıklar
Türkiye seçimlere büyük bir belirsizlik içinde gidiyor.
Sonuç ne olursa olsun, sürpriz niteliği taşıyacak.
AKP de birinci parti olsa, CHP de birinci sıraya yerleşse sürpriz!
DP ve GP yüzde on barajını geçerlerse de sürpriz, takılırlarsa da!
AKP yüzde 30'un altında kalırsa, büyük sürpriz!
CHP yüzde 30'u geçerse büyük sürpriz!
AKP yüzde 40'a yaklaşır veya geçerse çok büyük sürpriz!
CHP yüzde 25'in altında kalırsa çok büyük sürpriz!
MHP seçim barajına takılırsa çok büyük sürpriz!
Şimdi biraz dil egzersizi yapalım:
O kadar çok farklı olasılık var ve hepsi de o denli olanaklı ki, sürprizler olağan görünüyor artık.
Yoksa şöyle mi demeliydim?
O kadar çok farklı olanak var ve hepsi o denli olası ki, sürprizler olağan görünüyor artık.
Eski deyimlerle nasıl söylemeliydim bu sözleri?
Mümkünler mi muhtemel, muhtemeller mi mümkün?
Yani farklı imkanlar değişik ihtimaller mi yaratıyor, yoksa değişik ihtimaller, farklı imkanlar mı?
Bu konuda okurlarımın düşüncelerini ve önerilerini bekliyorum.
Yeniden ana konuya dönelim:
Neden böyle oldu?
Neden kamuoyu, seçimler öncesinde büyük bir karanlık içinde?
Neden sonuçlar önceden kestirilemiyor?
Çünkü demokrasimiz de toplumumuz gibi azgelişmiş.
Çünkü siyasal yapı, medyanın nitelikleri, özel girişimin ahlakı ve ilkeleri, henüz, özerk, bağımsız, meslek ilkelerini ve ahlakını ön planda tutan profesyonel araştırma kuruluşlarının yaşamasına ve gelişmesine izin vermiyor.
"İzin vermiyor" diyorum, çünkü bu tür kuruluşlar ortaya çıktı.
Dürüst araştırmalar yapıp başarılı sonuçlar da yayınladılar.
Ama bir bölümü yaşamlarını sürdüremedi.
Bir bölümü ise yaşamlarını sürdürüyor ama kendilerinden dürüst araştırma isteyen yok.
Gerçeği bulmak ve ilan etmek için kendi başlarına dürüst ve nitelikli araştırma yapanlar ise yaptıkları araştırmaları yayınlayacak yer bulamıyor.
Çünkü medya, hem yanılma riski olduğu hem de gerçeği, seçim öncesinde kamuoyuna yansıtmak iktidarın işine gelmediği için bunlara yer vermiyor.
Daha doğrusu haber olarak yer veriyor ama sorumluluk üstlenmiyor.
O zaman da seçim sonuçlarına ilişkin ölçümler, "bilimsel veriler" temelinde değil, "dedikodu" düzeyinde algılanıyor ve tartışılıyor.
Her şeye karşın dürüst ve profesyonelce yapılan ve medyada yer bulabilen bazı sonuçlar ise, uyduruk, yapay, propagandaya yönelik araştırmaların sonuçlarının yarattığı kirlilik içinde değerlerinden yitirip, ötekilerle aynı düzeyde görülüyor.
Türkiye'de temizliğe siyasetten başlamak gerekiyor.
Çünkü siyasetteki kirlenme toplumun bütün katmanlarına, bütün kurumlarına bulaşıyor, hepsini pisletiyor.
