Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Değerli okurlarım, önümüzde iki önemli seçim var.

Birincisi Cumhurbaşkanlığı seçimi öteki genel seçim.

Cumhurbaşkanı'nı Meclis seçecek ama genel kamuoyu tabii bu konuda da etkilidir.

AKP iktidarı, kayıtlı seçmenlerin sadece dörtte birinin, oy kullananların ise ancak üçte birinin oylarıyla, Meclis'te üçte iki çoğunluğu ele geçirmiş...

Seçim sistemindeki çarpıklıklardan ve DYP'nin yüzde yarım puan dolayında olan oy eksikliği ile baraja takılmasından dolayı sahip olduğu bu büyük fırsatı her iki seçimi de kazanmak için kullanmak istiyor.

Bu nedenle de Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı veya işaret edeceği bir kişiyi Çankaya'ya göndermekte kararlı görünüyor.

Son günlerde medyaya yansıyan açıklamalardan anlaşıldığına göre, Çankaya'yı ele geçirir geçirmez, bu zaferin etkisini genel seçimlerde kullanmak istediği için, yapılması Kasım ayında planlanan seçimleri iki ay kadar öne çekmeyi düşünüyor.

Mevcut Anayasa ve seçim yasaları bütün bu manevralara ne yazık ki izin veriyor.

"Ne yazık ki" diyorum, çünkü bütün bu çarpıklıkların altında, yüzde on gibi yüksek bir seçim barajının yol açtığı adil temsil sorunumuz var:

Yani bugünkü Meclis, ülkenin siyasal iradesini ne yazık ki adil olarak temsil etmiyor.

Oy kullananların sadece yüzde 55'inin iradesi Meclis'e yansımış durumda.

Yüzde 45 ise, Meclis dışında kalmış.

Konu kayıtlı seçmen sayısı açısından düşünülürse, seçmenlerin ancak yarısından azının iradesi Meclis'e yansımış durumda.

1980 askeri darbesi ile yeniden zedelenen demokratik rejimin temelleri ne yazık ki 1982 Anayasası ile iyice bozuldu.

Üstelik bu Anayasa'nın referanduma sunulması da meşru değildi, karşı görüş propagandası yasa ile yasaklanmış ve gazetemizin köşe yazarı, ünlü edebiyatçı Oktay Akbal Anayasa Taslağı'na karşı yazı yazdığı için yargılanıp hapse atılmıştı.

İşte böyle sorunlu bir ortam içinde gidilen seçimler öncesi, AKP iktidarı son derece yanlış bir kararla, siyasal çizgi açısından kendisi aleyhine bir yayın politikası izleyen Kanaltürk yöneticilerinin ve bu kanalda program yapan, aralarında Cumhuriyet yazarı ünlü ve kıdemli gazeteci Cüneyt Arcayürek de bulunan bazı medya mensuplarının banka hesaplarını Maliye'nin özel denetimine alıyor.

İktidarların medyayı denetleme arzusu yeni bir eğilim değildir.

Ama demokrasimizin temelleri seçim sistemi dolayısıyla zaten bozuk...

Üstelik bu rejimin laik ve demokratik yapısına karşı olduğunu, bu yapıyı din kurallarına göre değiştirmek istediğini açıkça ifade etmiş kişilerin kurduğu bir parti iktidarda...

Bu durumda, demokrasinin olmazsa olmaz medya özgürlüğü koşulunun zedelenmesi kimseye hayır getirmez.

Dilerim AKP iktidarı bu yanlış yoldan hemen geri döner ve kamuoyundan özür diler.