Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

TÜRBAN BİR SİMGE MİDİR?
VAKİT GAZETESİ YAZARININ GÖRÜŞÜ

 

Sevgili okurlarım, dinci politikacıların ve dinci medyanın, yani müminlerin duygularını sömürmek üzerine siyaset ve habercilik yapanların saptırdıkları kavramlardan birinin 'türban' olduğunu bilirsiniz.

Bu çevreler, halkın masum başörtüsü uygulamasını, kendi ideolojilerinin simgesi olan türbana dönüştürdüklerinden beri, "takıyye" yaparak, bunun dini ya da ideolojik bir simge değil, bir giyim-kuşam özgürlüğü olduğunu vurgulamışlardır.

Sanırım bu ısrarlarının altında, kendilerine destek veren liberal çevrelerin bu desteğini yitirmemek arzusu yatmaktadır.

Fakat gerçekleri çok uzun süre saklamak ve saptırmak olanaklı değildir; mutlaka günün birinde, bir biçimde gerçekler kendilerini gösterir.

İşte bugün size doğrudan alıntı yapacağım metin, Vakit gazetesinin bir yazarının, türban olayını nasıl bir simge olarak algıladığını açıkça gösteriyor.

* * *

Hasan Karakaya, 21 Eylül 2006 tarihli Vakit gazetesinde şöyle yazıyor:

"Birincisi; 'imam'ın sarığı 'beyaz'dır, asla 'leke' kabul etmez... İkincisi 'başörtülü' veya 'çarşaflı' kısacası 'tesettürlü' bir kadının; sokakta, parkta, otobüs, tren dolmuş veya otobüste 'sakız çiğneme' veya 'sigara içme' gibi bir özgürlüğü olamaz!.. 'Evinde' ne yapacaksa yapsın, ama 'sokağa' çıktığında 'dikkatli' olmak mecburiyetindedir!..

Hayır, mecburiyet de değil, buna 'eli mahkûm'dur!..

Peki, niye böyledir?..

Çünkü 'imam', bir 'lider'dir, bir 'önder'dir...

Başındaki 'beyaz sarık' da, onun bir 'misyon sembolü'dür!..

'Beyaz'dır; çünkü 'saflığın, arılığın, temizliğin' sembolüdür!..

'İmam'ın görevi, işte bu saflığa 'leke' düşürmemektir!..

Aynı şekilde;

'Başörtüsü' veya 'çarşaf' da bir semboldür...

Evet, 'İslam'ın sembolü'dür!.. Onu başında taşıyan her kadın veya kız, bir 'tercih' koymuştur ortaya... 'Sıradan bir kadın/kız' olmadığını, bir 'misyon' yüklendiğini bütün dünyaya deklâre etmiştir!..

O halde, 'söylem'lerine de, 'eylem'lerine de dikkat etmek mecburiyetindedir!.. Çünkü, 'kendisi' değildir artık!.. 'Sıradan bir fert' olmaktan çıkmıştır!..

Dolayısıyla, yapacağı bir hata, 'Ayşe, Fatma, Kübra' olarak kendisini bağlamakla sınırlı kalmayacak, 'temsil ettiği din'in hedef tahtasına oturtulmasına yol açacaktır!..

Bu böyle biline!.."

* * *

Karakaya daha sonra "tesettürlü" kişinin neler yapamayacağını da belirtiyor:

" 'Başını örtecek' ama, televizyon ekranlarına çıkıp şakır şakır 'göbek' atacak!.. 'Tesettüre bürünecek' ama, bilmem hangi şarkıcı bozuntusunun konserine gidip, 'ona sarılmaya' çalışacak!.. 'Başını örtecek' ama, 'çıktığı erkek'le sokaklarda/parklarda 'el ele' tutuşup, 'sigara' tüttürecek!..

Yok öyle yağma!.."

Ve devam ediyor Karakaya:
"Ya 'yaşantını' gözden geçireceksin, ya da yüklendiğin 'misyon'dan sıyrılacaksın."

* * *

Demek ki ki neymiş?

Türban, bir misyon'un simgesiymiş.

Türban takan, tesettüre bürünen bir hanım, artık kendisi değilmiş.

Temsil ettiği misyon adına, kişisel özgürlüklerini, yaşamını gözden geçirecekmiş.

Dinci kardeşlerimizin ve onlara destek veren sözde liberal entellerimizin "giyim-kuşam özgürlüğü" diye kamuoyuna yutturmaya çalıştıkları türban eyleminin esası işte budur.

Ben söylemiyorum, Hasan Karakaya söylüyor.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional