Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

BASINDA TÜRBAN, ŞERİAT VE LAİKLİK TARTIŞMALARI

 

AKP iktidarı aslında önemli ölçüde hedefine ulaştı:

Bütün medyada "İslami yaşam biçiminin ilkeleri" tartışılıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın uzmanları, kendilerine danışan insanlara içine ter karışmış aptes suyunun nazara iyi geldiğine ilişkin görüşler bildiriyor.

Belediyeler evlendirdikleri çiftlere, kızların dokuz yaşında evlenebileceklerine, kocaların eşlerini dövebileceklerine ilişkin bilgileri içeren broşürler veriyor.

Politikacılar ve yazarlar, sürekli bir biçimde "İnananlar" ve "Dindarlar" sözcüklerine vurgu yaparak toplumu "İnananlar-İnanmayanlar", "Dindarlar-Dindar olmayanlar" gibi hem gerçek dışı hem de tarafları birbirine düşman edici cephelere ayırıyor.

Daha da kötüsü, bir takım politikacılar ve din bilgileri kendilerinden menkul yazarlar, İslam adına, Allah'ın emirlerini, Kuran-ı Kerimi kendilerince yorumlayıp, geniş halk kitlelerine kendi görüşlerini empoze etmeye çalışıyorlar.

* * *

Tabii bu tartışmalar basında ve televizyonlarda farklı görüşlerin de dile getirilmesine yol açıyor.

Ama dini siyasete alet edenlerin farklı görüşlere tahammülü yok.

Örneğin bütün dünyada ve Türkiye'de bir siyasal İslam dayatması olarak kullanılan "Türban"ın Allah'ın emri olup olmadığını, Kuran'da bu emrin bulunup bulunmadığını tartışmak dahi istemiyorlar.

Oysa pek çok din bilgini, İlahiyat Profesörü hatta aralarında Diyanet İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın da bulunduğu pek çok politikacı, bu emrin Kuran'da bulunup bulunmadığının tartışmalı olduğunu söylüyor.

* * *

Vatan gazetesinde Ruhat Mengi de Kuran'da başını örtme emrinin bulunmadığını düşünen ve bunu köşesinde dile getirenlerden.

Din bilginlerini ve yazarları, bu arada Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ı da bu konuda fikir belirtmeye çağırdı.

Ahmet Hakan da 30 Ağustos Çarşamba günkü Hürriyet'te ona, "Kuran'da baş örtme emri yoktur" dediği yani bir nevi fetva verdiği için "Şeyhülislam Ruhat Hanım" diye sataştığı bir yazıyla yanıt verdi.

Ahmet Hakan'ın suçlamasına hak vermek olanaklı değil.

Ortada bir sürü gerçekten fetvacı rolüne soyunmuş din adamı ve politikacı cayır cayır Hakan Coşkun'un deyimiyle "Şeyhülislamlık" yaparken, konuyu tartışmaya açan Ruhat Mengi'ye yapılan bu yakıştırma yerine oturmamış, haksızlık olmuş.

Ama öte yandan her türlü fetvacılığa ve dayatmacılığa karşı üç ilke yazmış ki kendisine katılmamak olanaklı değil.

  1. Hiç kimse kutsalın yorumunu kendi tekeline alamaz.
  2. Hiç kimse kutsaldan anladığını topluma dayatamaz.
  3. Herkes kutsalı yorumlama özgürlüğüne sahiptir.

* * *

Aslında bu ilkeler laikliğin de temeli.

Çünkü inanç konusunda bireysel tercihlere özgürlük tanıyor; her türlü baskıyı ve tabii bu arada devlet baskısını da reddediyor.

Zaten Türkiye'de laiklik Gayri Müslimlere değil, asıl Müslümanlara gerekli.

Çünkü asıl baskı kendisini Müslüman olarak tanımlayanlar üzerinde kuruluyor; "Madem Müslümansın o halde başını örtmelisin, şunu, bunu yapmalısın" diye fetvalar çıkarılıyor, toplum haremlik-selamlık diye zorla ayrı oturtuluyor.

Medyada tartışmalar genişleyip derinleştikçe, kendileri için "dindar" yakıştırmasını kullanıp "dincilik" yapanların yalan ve yanlışları zamanla iyice ortaya dökülecek.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional