Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Bizim Musa Kart'ın, başbakanı yün yumağına dolanmış sevimli bir kedi biçiminde çizmesinden ve başbakanın bu karikatürü dava etmesinden sonra, karikatür sanatı birdenbire yeniden siyasal gündemimize girdi.

Başbakan, kendisini çeşitli hayvanlar biçiminde çizerek kapak yapan Penguen dergisine ve Musa Kart'ın karikatürünü iktibas eden gazetelere de dava açarak olayı yaygınlaştırdı.

Buna karşılık tüm medya, AKP yandaşları da dahil olmak üzere başbakanın bu tutumuna karşı tavır aldı.

Tarihimizde, yöneticilerin ve politikacıların genel olarak basınla, özel olarak da karikatürcüler ile zıtlaştıkları siyasal dönemler sayılıdır:

Sıkıyönetim uygulamaları dışında, Abdülhamid dönemi ve Menderes'in başbakanlığındaki Demokrat Parti dönemi hemen akla gelenler arasında.

Dilerim başbakan bu tavrını değiştirir de, Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığındaki AKP iktidarı da tarihe böyle bir dönem olarak geçmez.

Ben bugün bir başka karikatürist üstattan, Bedri Koraman'dan söz etmek istiyorum.

Bedri Koraman, yıllarca çalıştığı Milliyet gazetesinden ayrıldıktan sonra, Sabah gazetesinin Pazar ekinde, "Çizgi Dünyası" başlığı altında tam sayfa karikatürler çizmeye başladı.

Her biri ayrı bir çizgi ve espri ziyafeti olan bu karikatürlerin sonuncusunda, 27 Mart 2005 tarihinde "Bir sigarayı bırakma öyküsü" başlıklı dizisinin üçüncüsünü yayınladı.

(Dizi deyince aklıma geldi, bir başka üstadın, Turhan Selçuk'un çizdiği Abdülcanbaz'ın yeni serüvenleri de Cumhuriyet'te başladı. İzliyorsunuzdur umarım.)

Bedri Koraman, adından da anlaşılacağı gibi bu son öyküsünde sigarayı bırakmak isterken başına gelenleri anlatıyor.

Her biri ayrı bir neşe kaynağı olan bu serüvenlerin sonuncusunda, bir çok gülünç olay yaşadıktan sonra İngiltere'ye ünlü bir profesöre gidiyor çare için ama bir de ne görsün, profesör emekli olmuş yerine genç asistanı bakıyor.

Karikatür öykünün üçüncü sırasının son karesinde, genç asistan Koraman'ı, kaşından gözünden başlayarak gevşetmeye çalışıyor.

İşte bu karede, doktorun yanında konuşmadan oturan asık suratlı bir adam var.

Bu adam o ana kadar öykünün içinde yok.

O kareden sonra da hiçbir yerde görünmüyor.

Karedeki yazılarda da kimliğine ilişkin en ufak bir ipucu vermemiş Koraman.

Şimdi ben Bedri Koraman'ın bu adam konusunda, okurlara bir açıklama borçlu olduğunu düşünüyorum:

Kimdir bu adam?

İn midir, cin midir, Türk müdür, İngiliz midir?

Bedri Koraman bir münasebetsizlik yapmasın diye arkasına takılmış bir görevli midir?

Karikatürlerini doğru dürüst çizsin, kimseye sataşmasın diye yanına verilmiş bir denetçi midir?

Yoksa oturduğu kanepeden, karikatürleri okuyan bizleri izleyen ve davranışlarımızı üstlerine rapor eden bir gizli ajan mı?

Bedri Koraman bu gizemli kişinin kimliğini açıklamak zorundadır.

Politikacılar ile karikatüristler arasındaki gerilimin böylesine tırmandığı bir ortamda bu gerçeği kamuoyundan gizleyemez!