Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Değerli okurlarımdan Avukat Sait Aktürk, medyadan derlediği bazı başlıkları yollamış ve bazı sorular sormuş.

Önce haber başlıklarına bakalım, çünkü sevgili okurumun yolladığı başlıklar çok ilginç:

"Kayahan RUMELİHİSARINI SALLADI."

"Kırmızı kartlar HAVADA UÇTU." (Bir maçta toplam iki oyuncuya kırmızı kart gösterilmişti.)

"Biraz sonra 70 MİLYON SOKAĞA DÖKÜLECEK." (Bir Galatasaray maçının bitimine yakın.)

"Sertap Erener AVUSTURYA'YI FETHETTİ."

"Emrah GÖNÜLLERDE TAHT KURDU."

"Gülriz Sururi FIRTINASI ESTİ." ( Maalesef gazetemizin kitap ekinde, Gülriz Hanım'ın kitabı tanıtılırken.)

"YÜZDE DOKSAN DOKUZU MÜSLÜMAN OLAN ÜLKEMİZDE..."

"AMANSIZ HASTALIKTAN öldü." (Umutla bekleyen hastalara darbe.)

"İbrahim Tatlıses YERİ GÖĞÜ TİTRETTİ."

"Nilüfer FIRTINASI ESECEK." (Konser öncesi verilen bir haberden.)

"Nükhet Duru-Cenk Eren. Bu muhteşem ikili, ÇEŞMEYİ YIKIP GEÇTİLER, Bodrum'u FETHE HAZIRLANIYORLAR."

"MİNDERİ SÜPÜRDÜLER." (Güreşçilerin başarısından sonra.)

Daha sonra sevgili okurum "Bu haberleri kısmen gazetelerden, kısmen de TV lerden derledim. Yaklaşık kırk yıldır, şahıs isimleri değiştirilerek bu ifadeler kullanılıyor." diyor ve soruyor:

"Bu ifadelerin temelinde:

1. Bir abartma hastalığı mı var?
2. Birileri daha önce kullandığı için hazıra konma alışkanlığı mı var ?
3. Türkçe'de sözcük bulabilme konusunda bir yeteneksizlik mi var?"

Ben bu başlıklara hemen aklıma gelen bir-iki ilave daha yapmak istiyorum:

"NAMUS CİNAYETİ."

"SEVGİ YUMAĞI."

"TURİZM PATLADI."

Sevgili okurumun sorduğu üç sorunun üçü de medyamız için geçerli.

Sanıyorum, hem yöneticiler, hem sayfa sekreterleri, hem de yazı işleri mensupları, bu konuda daha dikkatli olmalılar.

Özellikle ailelerin gücünün azaldığı, örgün ve yaygın eğitimin ise bütünüyle etkisiz kaldığı ülkemizde medya, sadece dilimizi değil, düşüncelerimizi de biçimlendiriyor.

Bu örneklere, bir de köşe yazarlarımızın son zamanlarda gittikçe saldırganlaşan ve seviyesizleşen dilini eklerseniz, ne biçim bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.

Peki ne yapmalı?

Okurlar ve izleyiciler olarak gazete ve televizyon yöneticilerini bıkmadan usanmadan uyarmalıyız.

Çünkü onlar bütün bu üretimleri bizler yani okurlar ve izleyiciler için yapıyor.

Tüketici olarak sahip olduğumuz büyük gücü hissettirmenin zamanı geldi de geçiyor bile.