Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

YABANCI SÖZCÜKLER HANGİ KURALA UYGUN KULLANILACAK

 

 

Dilimize girmiş pek çok yabancı sözcük var.

Bunların bir bölümü Osmanlı döneminden gelen Arapça ve Farsça kökenli sözcükler.

Bir bölümü de daha çok Fransızca'dan ve az da olsa İngilizce'den de gelen yabancı sözcükler.

Bu sözcükler hangi kurallara uygun olarak okunacak ve yazılacak?

Yabancı dilden gelen sözcüklerin sadece okunma ve yazılmalarında değil, genel olarak cümle içinde kullanılmalarında hangi dilbilgisi kuralları uygulanacak?

Aslında güzel Türkçemiz'in resmi kuralları tam belirlenmiş olsa, bu kurallar üzerinde ciddi tartışmalar, yaygın kullanımlarla, kurallar arasında önemli çelişkiler olmasa yanıt açık ve kolay:

Yabancı sözcüklerin, gerek imlaları, gerek telaffuzları gerekse dilbilgisi açısından cümle içinde kullanışları tabii ki Türkçe'nin kurallarına uygun olacak.

Ama ne yazık ki mevcut durum, hem resmi kuralların tam kabul görmemiş olmasından, hem de yaygın kullanışlarla bu kurallar arasındaki çelişkilerden dolayı, bu basit yanıtın çok ötesinde bir karmaşıklık gösteriyor.

Örneğin benim sık sık üzerinde durduğum Arapça kökenli, "mücevherat", "icraat", "evrak", "eşya" gibi, ya da İngilizce kökenli "data" "medya" gibi çoğul sözcükler, Türkçe kurallarına göre "ler" ve "lar" ekleri almalı mı?

Bence almamalı.

Ama örneğin, değerli okurum, Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliğinden emekli Arslan Ergüç, aynı kanıda değil.

Bu sözcüklerin artık bütünüyle Türkçeleştiğini ve bu nedenle de Türkçe'nin kurallarına uygun olarak kullanılmaları gerektiğini söylüyor.

Aslında Sayın Ergüç'ün de yazısında belirttiği gibi, bu sözcüklerin Türkçe karşılıklarının kullanılmaları daha akılcı ve kesin bir çözüm.

Örneğin, "mücevherat" yerine "mücevherler" ya da "takılar", "icraat" yerine "yapılan işler" "evrak" yerine "belgeler", "data" yerine "veriler" gibi...

Bu konuda kimsenin bir itirazı yok.

Sorun, bu sözcüklerin öteki dillerden alındığı gibi kullanılmaları durumunda ortaya çıkıyor.

İşte bu noktada ben, bir sözcük, alındığı dildeki özgün haliyle kullanılıyorsa, T ürkçe'de de o dildeki anlamının gerektirdiği özenin gösterilmesinden yanayım.

Yani sözcük çoğul ise, ona yine çoğul muamelesi yapılmalıdır, tekil ise tekil.

Tabii iş bu kadar basit değil.

Örneğin, "Hangi yabancı sözcük yeterince Türkçeleşmiştir" diye de ayrı bir sorun var.

Okurlarımdan Sayın Rahmi Akman, Yılmaz Gruda'nın "Faynıl for" için önerdiği "dörtlü final" karşılığını, "final" sözcüğü yabancı olduğundan dolayı beğenmemiş.

"Son dörtlü" veya "dörtlü bitiş" deyişlerini öneriyor.

Bence Türkçe sözcük önermekte haklıdır.

Ama acaba "final" sözcüğü yeterince Türkçeleşmemiş midir?

Örneğin, ben de Üniversitedeki (buyrun, Üniversite sözcüğü ne kadar yabancı, ne kadar Türkçe) "final sınavları" yerine "bitirme sınavları" deyimini kullanıyorum. "Sömestr" yerine de "yarıyıl".

Okurlarımdan Sayın Teoman Gönen "Faynıl for" için "Çeyrek Final" deyimini önermiş.

Benim hoşuma gitti.

Çünkü "bitiş", ya da "son" sözcükleri spor karşılaşmalarındaki "final" kelimesini tam karşılamıyor, tabii kulağımız ve bilincimiz henüz alışmadığı için.

Konu derin ve uzun.

Gelecek haftalarda tartışmayı sürdüreceğim.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional