Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

MEDYANIN SORUMLULUGU

 

 

Bilinen tanımıyla medya, kamuoyuna bilgi ve haber aktarmakla, onu "bilgilendirmek" ve "haberdar etmekle" yükümlüdür.

Bizim güzel Türkçemiz'de "haber ve bilgi" dediğimiz ögeler, yabancı dilde tek bir sözcükle karşılanıyor: Enformasyon.

Bir de medyanın bir yan işlevi var: İstese de istemese de, haber ve bilgi aktarırken kamuoyunu "biçimlendiriyor".

Bu "biçimlendirme" işlevinin de yabancı dildeki karşılığı forme etmek.

Genellikle medyaya yöneltilen eleştiriler, kamuoyunu tarafsız olarak bilgilendirmek ve haberdar etmek yerine, onu bilinçli olarak yönlendirdiği, kasıtlı bir şekilde biçimlendirdiği, yani enforme etmek yerine forme ettiği yönündedir.

Medya patronlarının siyasal ve ekonomik eğilimleri, çıkarları, medya çalışanlarının inançları, ideolojileri ve tabii ki çıkarları, bu "biçimlendirme" çabasının ardındaki temel güdülerdir.

"Haber ve bilgi" aktırılması, doğrudan amaçlansa da, amaçlanmasa da, ister istemez, kamuoyunu "biçimlendirir".

Yani her gazete, her televizyon kanalı, her dergi, her radyo, her internet sitesi, kasıtlı olarak yapsa da, yapmasa da, temel görevi olan "bilgi ve haber aktarma" sırasında kamuoyunu biçimlendirme işlevine de sahiptir.

Bugün sevgili okurlarıma, niçin Türkiye'deki medyanın dünyanın pek çok gelişmiş ülkesindeki medyadan daha sorumlu (ve tabii daha sorunlu) durumda olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Böylece Türkiye'deki medya patronlarının, medya yöneticilerinin ve her türlü medya mensubunun neden, dünyanın gelişmiş ülkelerindekilerden daha da sorumlu ve dikkatli davranmaları gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Medya, kamuoyuna haber ve bilgi aktarırken, onu sadece bazı olaylar ve olgular hakkında biçimlendirmez, genel olarak değer yargılarını da etkiler:

Yani doğru ile yanlış, iyi ile kötü, güzel ile çirkin arasındaki temel farkları da vurgular.

İşte biz, bu temel değer yargılarının bireye aktarılmasına "toplumsallaştırma" diyoruz:

Bireyi içinde yaşadığı toplumla bütünleştiren, bir insan kalabalığını bir "toplum" haline getiren süreçtir "toplumsallaştırma".

Toplumsallaştırma kurumları esas olarak beş tanedir:

Aile, arkadaş grupları, okul, iş ortamı ve medya.

Birey ilk değer yargılarını aileden alır, arkadaş gruplarından öğrenir, okulda bunlar kendisine sistematik olarak aktarılır ve daha sonra da iş hayatında bu süreç devam eder.

Medya ise bütün bu öğrenme sürecini çapraz kesen bir sürekliliğe sahiptir; yani insanı küçüklüğünden ölene kadar etkiler.

Türkiye'de aile çok hızlı bir değişme sürecine girmiştir. Özellikle kırsal alanlardan kente göç eden ailelerde, çocuklar daha ilk okul düzeyinde aileyi aşmakta, ailenin bir toplumsallaştırma kurumu olarak gücü çok azalmaktadır. Okuldaki eğitim tam bir fiyaskodur. Çocuklarımıza ne çağdaş ve evrensel değerler, ne de öz kültürümüz ve ulusal değerler doğru dürüst aktarılabilmektedir.

Böylece iki temel toplumsallaştırma kurumu olan aile ve okul etkilerini büyük ölçüde yitirdiklerinden, arkadaş grupları ile iş yaşamı da zaten onlar kadar etkili olmadığından, ortada esas toplumsallaştırma kurumu olarak medya kalmaktadır.

Bir başka deyişle bugün Türkiye'de bireylerin ve toplumun değer yargılarını biçimlendiren en önemli kurum medyadır.

Bu nedenle, ailenin de okulun da önüne geçen medyanın, bu toplumsallaştırma işlevini yaparken çok dikkatli ve sorumlu davranması gerekmektedir.

Bu açıdan ekonomik ve siyasal yolsuzlukların üzerine gidilmesi, çocuk istismarının teşhir edilmesi, kadına karşı ayrımcılığın vurgulanması, medyanın toplumsallaştırma işlevleri açısından doğru tutumlardır.

Medyayı sürekli eleştirirken, olumlu davranışları da alkışlamak gerektiğini unutmayalım.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional