Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

BİR ATEŞBÖCEĞİ: YILMAZ ERDOĞAN

 

Hani bir söz vardır: "Kaçmaktan kovalamaya fırsat bulamıyorum" derler.

Benimki de o hesap: Günlük yaşamın sorumlulukları ve zorunlulukları ile o denli kuşatılmış haldeyim ki, bazen yanıbaşımdaki güzellikleri görmeye bile fırsat bulamıyorum.

Bugün size böyle bir güzellikten, hem de geleceğe yönelik umutlar da uyandırdığı için çok önemli boyutlar taşıyan bir güzellikten söz edeceğim:

Kısa adı BKM Oyuncuları olan, Beşiktaş Kültür Merkezi Oyuncuları'nın "Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?" adlı oyunundan.

Oyunun güncel güzelliği ve önemi bir yana, Yılmaz Erdoğan gibi olağanüstü bir genç yeteneği ortaya çıkardığı için, gelecek için de büyük umutlar yaratıyor.

Hemen belirteyim ki oyun bir güldürü ve çok iyi bir güldürü.

Bu açıdan günlük yaşamın sıkıntılarından bunalmış olanlar için de çok güzel bir eğlenme ve dinlenme fırsatı yaratıyor.

Bu güzelliğin bazı ayrıntılarına girmeden önce, medyada iki başka alanda gözüme çarpan iki konuya değinmek istiyorum:

Birincisi Hürriyet'in değerli yazarlarından Oya Berberoğlu'nun bir yazısında "Türkçe'de tam karşılığı yok" dediği İngilize "due dilligence" deyimi.

Berberoğlu haklıdır. Bu terimin kamuoyunca yerleşik bir kaşlığı yok.

Ama daha 1961 yılında ben Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenciyken, değerli bilim insanı, Devletler Hukuku Profesörü Seha Meray hocamız bu deyimi Türkçeye "gösterilmesi gerekli olan özen ve titizlik" diye çevirmişti.

İkinci bir nokta ise Sabah gazetesinin bir haberinde gözüme çarptı:

RTÜK'e ilişkin bir haber içinde, "teklifi müzakere" diyordu haberi yazan muhabir arkadaş.

Oysa bu deyim "tekriri müzakeredir" ve hem tartışmaların hem de oylamanın tekrarlanması anlamını taşır.

Evet şimdi gelelim "Ateş Böceğine".

Yılmaz Erdoğan sadece mükemmel bir metin yazmakla kalmamış, bunu son derece yetkin bir biçimde, hem sanatsal değeri olan hem de izleyiciyi etkileyen bir yönetim ile sahneye koymuş.

Bu oyun, karşımızda sadece çok iyi bir tiyatro yazarı değil, aynı zamanda çok iyi bir tiyatro yönetmeni bulunduğuna da işaret ediyor.

Oyuncular çok iyi. Demet Akbağ, Altan Erkekli, Sinan Bengier, Salih Kalyon ve (yer olmadığı için adlarını tek tek sayamadığım) bütün öteki oyuncular görevlerini son derece iyi yerine getiriyorlar.

Tabii sahne arkasındaki sanatçıları ve teknisyenleri de unutmamak gerek.

Erdoğan'ın, yaptığı rejide çağdaş iletişim tekniklerini de başarıyla kullanması, sahne gerisindeki bu arkadaşların hem önemini hem de başarısını iyice öne çıkarıyor.

Yılmaz Erdoğan, yazar olarak, genç yaşından umulmayacak bir derin gözlem yeteneği ile bugünkü toplumumuzun temelinde yatan kültürel, siyasal, toplumsal ve beşeri çelişkileri büyük bir sadelikle ve çarpıcılıkla dile getirmiş.

Sonra da bir yönetmen olarak, bunları aynı sadelik ve çarpıcılıkla sahneye aktarmış.

Unutmayalım: Sadelik ve çarpıcılık, büyük bir yetkinlik ister sahne sanatlarında.

Bu oyunu mutlaka görün.

Yazımı bitirirken, iki de küçük not eklemek istiyorum:

Birinci olarak, salonun akustiği çok iyi değil ve oyunun temposu çok yüksek. Bu nedenle oyuncu kardeşlerimin diksyonlarına olağanüstü bir özen göstermeleri gerekiyor.

İkinci notum daha da önemli: Sakın bizim yaptığımız hatayı yapmayın ve Beşiktaş Kültür Merkezi'nin yerini şaşırmayın, sonra oyuna geç kalırsınız:

BKM, Beşiktaş çarşısındaki bir pasajın içinde.

İyi seyirler.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 29 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional