Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Mahkeme "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs" suçunu sabit gördü.

"TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" ve "Terör örgütü üyesi olmak" suçlarının, verilen cezanın içinde olması nedeniyle bu suçlardan karar verilmesine gerek olmadığına da hükmeden mahkeme, ayrıca cezalarda herhangi bir indirim de yapmadı.

* * *

Bu sanıklar, bir zamanlar "Hocaefendi Hazretleri" denilerek Erdoğan/AKP iktidarının baş tacı ettiği, 17-25 Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarından ve özellikle de 15 Temmuz 2016 kalkışmasından sonra Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması, FETÖ/PDY denilen Cemaat'in güçlenmesinde büyük katkıları olan kişilerdi.

Birinci Silivri Trajedisi sırasında Orduya, Üniversitelere, Medyaya karşı kurulan kumpaslara, yapılan haksızlık ve hukuksuzluklara öncülük etmişlerdi.

Adalet mekanizmasını siyasal iktidarın emrine veren 12 Eylül 2010 Halkoylamasında "Yetmez ama 'Evet'" kampanyasını düzenleyerek Demokratik sistemin yıkılmasına tam destek vermişlerdi.

Ama yargılandıkları dava o yaptıklarıyla değil, 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimiyle ilgiliydi.

Hiç kuşkusuz, bu kişilerin Türkiye'yi bu duruma düşüren Birinci Silivri Trajedisi'nde ve adaleti siyasal iktidarın emrine veren 12 Eylül 2010 Halkoylamasında yani, FETÖ'nün güçlenmesinde büyük payları vardı...

Ama, gazetelerde yazdıkları yazıların, televizyonlarda yaptıkları konuşmaların, 15 Temmuz 2016 kalkışma girişimine katıldıkları konusunda kanıt oluşturduğu iddiası hiç de hukuka uygun değildi; çünkü bunlarda böyle izler yoktu.

Nitekim savcı da bu nedenle ancak, "sübliminal" (bilinçaltı) mesajlar verdiler diyebilmiştir.

* * *

Yakın tarihimize, FETÖ/PDY'nin güçlenme süreci açısından yakından baktığımızda...

Ve Cemaat'in nasıl 15 Temmuz 2016 kalkışması girişimini yapacak güce eriştiğini sorgulandığımızda...

Karşımıza çıkan birinci sorumlu ve doğrudan fail, hiç kuşkusuz Erdoğan/AKP iktidarının bizzat kendisidir.

İnsanlar eğer, Birinci Silivri Trajedisindeki ve 12 Eylül 2010 Halkoylamasındaki tutum ve davranışlarıyla yargılanacak ve FETÖ denilen Cemaate yazı ve konuşmalarıyla verilen desteklerinden dolayı suçlanacaksa:

"AKP kadroları arasında bu suçu işlemeyen kimse kalmamıştır ve bu nedenle onların da hepsinin müebbetle cezalandırılmaları gerekir!" demek hiç de abartılı bir iddia olmayacaktır.