Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

6 Ekim 2014

ABD Başkan Yardımcısı Biden ile Türkiye ve Erdoğan Arasında Ne Oldu?

1) Önce İlhan Tanır'ın haberinden, ABD Başkan Yardımcısı Biden'ın Harvard Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşma sonrası, "ABD, Suriye'de daha erken hareket etmeli miydi" yolundaki bir soruya cevap verirken, dediklerine bakalım:

"Bizim en büyük sorunumuz bölgedeki müttefiklerimizdi. Türkler, ki ABD'nin iyi dostu ve benim de cumhurbaşkanı ile arkadaşlığım eskiye gider, Suudiler, Birleşik Arap Emirlikleri…. Onlar neler yapıyordu? Esad'ı devirmeye o kadar kararlıydılar ki, temelde taşeronlar vasıtasıyla Sunni-Şii savaşına giriştiler.

Ne yaptılar? Yüz milyonlarca dolar para ve binlerce ton silahı, Esad'a karşı savaşan herkese akıttılar. Ama desteklenenler El Nusra, El Kaide, dünyanın farklı yerlerinden gelen aşırılıkçı, cihadçı unsurlardı.

Benim söylediklerimi abartılı buluyorsanız bir bakın: Bütün bunlar nereye gitti? Peki şimdi neler oluyor? Şimdi herkes bir anda uyandı: Çünkü IŞİD olarak adlandırılan grup, ki bunlar temelde Irak'dan sökülüp atılan El Kaide'ydi, kendine Suriye'nin doğusunda yer buldu ve bizim erkenden terörist grup olarak ilan ettiğimiz El Nusra ile beraber çalıştılar.

Ama biz kendi meslektaşlarımızı bunlara destek olmaktan alıkoymaya ikna edemedik. Ne oldu şimdi? Şimdi bir anda gerçeği gördüler. Başkanımız (Obama) Sünni komşularla bir koalisyon kurdu. Çünkü ABD bir kez daha bir Müslüman ülkeye gidip, saldırgan davranamazdı. Sünni bir gruba saldırabilmek için Sünni devlet olmak zorunda. İlk kez neler oluyor? Şimdi Suudi Arabistan aşırı muhalif grupları fonlamayı durdurdu ve Suriyeli muhaliflere eğitim için topraklarını açtı. Katarlılar terörist grupların en aşırı uçlarına yapılan fonlamayı durdurdu.

Ve Türkler de, eski dostum Cumhurbaşkanı Erdoğan bana 'Siz haklıydınız. Biz çok kimsenin geçişine (Suriye'ye) izin verdik' dedi ve şimdi sınırlarını kapatmaya çalışıyorlar. Yani bu fikir, bir şekilde ABD'nin daha erken şekilde harekete geçebileceği ve ılımlılara yardım edebileceğimiz konusu hayali. Eğer şimdi füzesavar vermiş olsaydık ne olurdu hayal edebiliyor musunuz? El Nusra, El Kaide, Horasan ve IŞİD grupların eline geçebilirdi."

Bu sözlerden sonra Biden son geçen tezkere konusunda da Türkiye'de bazı bilinmeyenleri açıklıyor:

"Türkiye'de ne olduğunu gördünüz mü? Erdoğan bana geçen Perşembe günü (New York'ta) ne yapacağını söyledi ama (tezkere) oylanana kadar söylemememi istemişti. Türk parlamentosunda, Türk karagücünün IŞİD'le kapışması için, Türk hava sahasının NATO ve diğer müttefikler tarafından kullanımına açmak üzere (tezkereyi) onayladılar. Artık Türk hava sahası, bizim insansız hava taşıtlarımıza da evsahipliği yapabilecek.

Sunni ulus Türkiye'nin, IŞİD'in kendi varlıklarına doğrudan ve acil olarak tehdit olmasını anlamaları zaman aldı."

* * *

2) Bu konuşmanın "Erdoğan itiraf etti" gibi başlıklarla medyada yer almasından sonra Erdoğan şöyle bir açıklama yaptı:

"Eğer Biden bu tür ifadeler kullandıysa, Biden benim için tarih olur. Asla benim böyle ifadelerim olmamıştır"

(Bu sözleri) Esefle karşıladım, son görüşmede de asla kendilerine biz yanlış yaptık gibi bir konuşmamız olmadı. Biden böyle bir şey dediyse bizden özür dilemelidir".

Erdoğan, Türkiye'nin yabancı savaşçılara destek verdiği iddiası konusunda da şu çıkışı yaptı:

"Bunu kimse ispatlayamaz. yabancı savaşçılar asla bizim ülkemizden Türkiye'ye geçmemiştir. Turist pasaportuyla geçen olmuşsa, olmuştur ama silahlı olarak geçtiğini kimse söyleyemez."

* * *

3) Erdoğan'ın bu sözleri üzerine, Beyaz Saray da bir açıklama yaptı:

"Başkan Yardımcısı Joe Biden, Harvard Üniversitesi'ndeki yorumlarını netleştirmek için bugün Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuştu.

Başkan Yardımcısı, Türkiye, bölgedeki diğer müttefik ve ortakların IŞİD'i ya da Suriye'deki diğer şiddet yanlısı aşırıları bilerek desteklediği ya da büyümesini kolaylaştırdığı yönündeki her türlü ima nedeniyle özür diledi. Başkan Yardımcısı, ABD'nin Türkiye dahil, dünya genelindeki müttefik ve ortaklarımız tarafından IŞİD belası ile mücadele etmek için ortaya konulan taahhüt ve fedakârlıklara büyük değer verdiğine açıklık getirdi. İki lider, IŞİD'e karşı koymak için ABD ve Türkiye'nin beraber yakın çalışmasının önemine vurgu yaptı"

* * *

4) Bütün bu olayların üzerine, Tolga Tanış Hürriyet'te 05.10.2014 tarihinde "Biden krizinin arka planı"nı yazdı:

"JOE Biden için hepsi geçerlidir. Pot kırar. Gaf yapar. Söylememesi gereken şeyleri ağzından kaçırır. Kontrolsüzdür vesaire...

Örneğin o gün Harvard Üniversitesi'ndeki tarihi konuşmasında bir öğrenci soru sormak için söz istiyor. Kendini tanıtırken de Harvard'daki öğrenci konseyinin başkan yardımcısı olduğunu söylüyor. Biden bunun üzerine ne diyor, biliyor musunuz: 'Ne o...ca değil mi? (Isn't that a bitch) Yani, özür dilerim, başkan yardımcılığı şeyi...'

Uluslararası ilişkiler denilen, poker suratlı üst sınıf insanların dünyasında, Pensilvanya'da doğup orta sınıf bir ailede büyümüş bir halk adamıdır Biden. Dediğim gibi, Amerikan basınının gözünde de tam bir patavatsızdır.

Ama bunların hiçbiri, hatta dün telefon açıp Erdoğan'dan dilediği özür bile Biden'ın konuşmasının tarihi bir nitelik taşıdığı gerçeğini değiştirmez. Suriye meselesinin kitabını yazacak, belgeselini çekecek olan herkesin, bundan sonra en başa ABD Başkan Yardımcısı'nın geçen Perşembe akşamı dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi'nin Kennedy School salonunda yaptığı konuşmayı koyacağından emin olun.

BIDEN'ın o akşam tam olarak ABD saatiyle 18.37'de okumaya başladığı yazılı konuşmasını 19.20'de bitirmesinden sonra başladı hikâye. Eline mikrofonu aldı, konuştuğu kürsüden indi. Ve öğrencilerden gelecek sorulara geçildiğinde, daha ilk anda bombayı patlattı.

Obama Yönetimi'ni Suriye'de geç kalmakla suçlayan bir öğrencinin sorusuna, tipik bir iç politika cevabı vererek suçu başkalarına attı. Bundan sonra Suriye meselesini inceleyen herkesin sık sık dönüp bakacağı, Türkiye'yi de hedef alan sözler ise o sırada çıktı: 'Esad'ı devirme ve bir Sünni-Şii vekalet savaşı çıkarmada çok kararlıydılar. Esad'la savaşacak herkese yüz milyonlarca dolar para ve on binlerce ton silah akıttılar, El Nusra, El Kaide için destek olacak, dünyanın diğer yerlerinden gelen cihadistlerin aşırı unsurlarını kabul ettiler.'

ASLINDA neresinden bakarsanız çelişkili bir durum. Düşünsenize... Bu hafta Amerikan Yönetimi'nin IŞİD'e karşı küresel koalisyon için atadığı özel temsilciler emekli Orgeneral John Allen ve Brett McGurk'ün Ankara'ya gelip, İncirlik Üssü'nün IŞİD harekâtında kullanılması için Ankara'nın iznini istemesi bekleniyordu. Ama ondan birkaç gün önce aynı yönetimin 2 numarası çıkıyor ve 'Bu IŞİD belası Türkler yüzünden oldu' anlamına gelen sözler ediyor.

Beyaz Saray, durumun ne büyük bir krize yol açacağının hemen farkında vardı tabii. Cuma gecesi Hürriyet, Biden'ın konuşmasıyla ilgili haberi geçti. Bir saat içinde, cumartesi sabaha karşı TSİ 02.45'te Beyaz Saray sözcülüğünden bir e-posta aldım. Sözcü, Hürriyet Daily News'un web sayfasında çıkan haberimi gördüğünü söyleyip Biden'ın Erdoğan'a 'hayranlık duyduğunu' belirten bir açıklama geçiyordu. Bu, bir 'damage control' (hasar kontrolü) çabasıydı.

BIDEN'ın sözlerini daha vahim kılan başka bir ayrıntı daha var bu arada. Başkan Yardımcısı, Harvard'da perşembe akşamı konuştu. Bir gün sonra, yani önceki gün Erdoğan ve Biden, 25 Eylül'de New York'ta yaptıkları toplantının devamı niteliğinde bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

O görüşmenin bilgi notu Beyaz Saray'dan cuma günü TSİ 21.45'te geçti. Notta 'İki lider, IŞİD'i azaltıp yok etmek için ABD ve Türkiye olarak beraber çalışmanın ve bölgede güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamanın yollarını görüştüler' deniliyordu. Harvard'a atıf yoktu.

Biden'ın perşembe akşamki o konuşmayı yaptıktan sonra cuma günü Erdoğan'ı hiçbir şey olmamış gibi araması da ayrıca üzerinde durulması gereken bir durum. Beyaz Saray'a cuma günkü telefon görüşmesi sırasında Biden'ın bir gece önce Harvard'daki sözleri hakkında Erdoğan'a bir şey söyleyip söylemediğini sordum. Beyaz Saray hiçbir yorum yapmadı. Ama cumartesi günü Erdoğan'ın 'Eğer bu tür ifadeler kullandıysa Biden benim için tarih olur' sözlerini görünce durum anlaşıldı. Cumhurbaşkanı, Biden'ın Harvard konuşmasından sonraki 12 saat içinde bu konuşmayla ilgili bilgilendirilmemişti. Ve cuma günkü görüşme sırasında da, Erdoğan'ın Biden'ın bir gün önce Harvard'da sarf ettiği sözlerden haberi yoktu.

AMERİKAN Başkan Yardımcısı'nın Türkiye Cumhurbaşkanı'ndan özür dilemesine gelince. Doğrusu hiç şaşırtıcı olmadı. Özellikle de ABD ve Türkiye arasında IŞİD için süren müzakerelerin en kritik haftasından önce.

Hafta içi üst düzey bir Amerikalı yetkiliden şunu öğrendim. Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Doug Frantz, Erdoğan'ın New York Times Gazetesi'ni hedef alan sözlerinden sonra 19 Eylül'de bir tweet mesajı yazmış ve 'Türk yetkililer ve Türk medyası New York Times'ı sindirme çabalarına derhal son vermeli. Bu tehlikeli ve antidemokratiktir' demişti. Meğer o tweet yüzünden Amerikan Dışişleri Bakanlığı karışmış. Ve binadaki bazı üst düzey isimler, tam Türkleri ikna müzakereleri sürerken, o mesaja büyük tepki göstermişler.

Bir tweet mesajına bile tahammül edemeyen Amerikan Yönetimi, Biden'a özür diletmeyecek miydi?

* * *

Görüldüğü gibi ilk konuşmasında, açık sözlülüğüyle ve pot kırmasıyla ünlü olan Biden, bütün dünyanın gördüğü Türkiye'nin Ortadoğu politikasındaki yanlışları, bir başka deyişle, herkesin bildiği bazı "sırları" açıklıyor...

Erdoğan, her zamanki gibi, bütün bunları inkâr ediyor; Biden'e (Amerika'ya) sert çıkıyor...

Ortadoğu operasyonunda Türkiye'ye muhtaç olan ABD, Biden'ın kırdığı potu düzeltmeye çalışıyor...

Ve bütün bunların arkasındaki gerçeği Tolga Tanış bütün ayrıntılarıyla anlatıyor!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional