Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

15 Nisan 2013

Ece Üner Olayı ve Ahmet Hakan'ın Yazısı.

Sevgili okurlarım fark etmiştir:

Bu siteyi izleyenlerin nasıl olsa Cumhuriyet'teki yazılarımı da okuduklarını düşünerek, buradaki güncel yazılarımla gazetedeki köşe yazılarım arasında bir bağ kurmaya çalışıyorum.

Kimi zaman burada, Cumhuriyet'te yazacağım yazıların ip uçlarını veriyorum, kimi zaman da gazetede yazdığım yazılar veya olaylar hakkında burada bazı ilave bilgiler aktarıyor, yorumlar yapıyorum.

* * *

Geçen haftalarda değerli genç televizyoncu Ece Üner'in evlilik hakkındaki sözlerine gazete yazılarımda dikkati çekmiş, sonra da gelen yorumlardan bu sözlerin nereden alıntılandığı hakkında bir yazı daha yazmıştım.

Olay kısaca şöyleydi:

Ece Üner, bir söyleşide şunları demişti:

"Evlilikte iki şey öğrendim:

Birincisi, evlilikte mutluluğun sırrı hâlâ bir sır.

İkincisi, kadın erkeği daha az sevmeli daha çok anlamalı...

Erkek ise kadını daha çok sevmeli ve anlamaya çalışmamalıdır."

diyordu.

Yazımın yayınlandığı gün, okurlarımdan hemen ikinci ilkenin bir alıntı olduğunu belirten uyarılar geldi.

Değerli okurlarımın çoğu, bunun Oscar Wilde tarafından söylendiğini, birkaçı, internette dolaşan isimsiz bir deyişten alıntılandığını, yalnız bir tanesi de Amerikalı gazeteci, mizahçı Helen Rowland'a ait olduğunu belirtiyordu.

Ece Üner de bu sözleri Oscar Wilde'dan alıntıladığını ve bunu konuşmada belirttiğini ama bu bölümün yazı yayınlanırken atlandığını söyledi.

Daha sonra sevgili Şakir Eczacıbaşı'nın yazdığı Oscar Wilde kitabında ve internette yaptığım araştırmalar sonucunda, bu sözlerin Oscar Wilde'a değil Helen Rowland'a ait olduğunu bulmuştum.

Buraya kadar olan bölüm, gazetede yazdığım yazıların bir özeti.

Şimdi iki yeni bilgi daha vereyim:

1) O sözlerin Helen Rowland'a ait olduğunu söyleyen tek okurum, bu sitenin de kurucusu ve yöneticisi olan oğlum Kağan Kongar'dı; gazetede bu özel bilgiyi yazmamıştım, burada açıklamak istedim.

2) Bütün bu yazılardan sonra sevgili dostum değerli Sosyal Antropolog Prof. Bozkurt Güvenç'ten bir elektronik mektup aldım.

"Ece'nin alıntısı Helen Rowland'dan.

'Erkeklere Rehber' eserinden (1922).

Ancak, 'Evlilikte' değil ,'mutlu olmak için'

Bkz. C.Üster, Sözün Özü (2010:194)."

diyordu.

Doğrusu her zaman kendisinden bir şeyler öğrendiğim sevgili Bozkurt Güvenç'ten yeni şeyler öğrenmek beni mutlu etti.

1) Helen Rowland bu sözleri evlilik için değil, mutluluk için söylemiş...

2) Bunun Türkçe kaynağı da, değerli dostum sevgili Celal Üster'in Sözün Özü adlı enfes kitabında varmış.

Aslında Celal Üster'in kitabına bakmış ve bu konuda bir de yazı yazmıştım ama, bu sözleri atlamışım ve araştırma yaparken ona başvurmayı akıl etmemişim.

* * *

Bugün değerli okurlarımla paylaşmak istediğimi ikinci konu AKP'nin otoriter ve baskıcı tavrımın gittikçe yayılmakta olduğu ve nihayet son hedef olarak Meclis içindeki muhalefet partilerine de yöneldiği.

Zaten bunun işaretlerini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını gündeme getirdiğinde yaşamıştık.

Şimdi MHP lideri Devlet Bahçeli için Meclis'te komisyon kurulmasını istemiş.

AKP'nin sağda oluşturmak istediği konsolidasyona karşı önündeki en büyük engelin MHP olduğu açık...

Bu partinin temsil ettiği milliyetçi damar yüzde 14'ler düzeyinde sabitlenmiş görünüyor.

Yerel seçimlere, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve belki de bir Anayasa referandumuna giderken, AKP, MHP'yi yıpratma politikasını yeniden uygulamaya koydu.

Bu çerçevede Cumhuriyet'te de bir yazı yazacağım.

Şimdilik sadece AKP dönemindeki genel havayı çok güzel yansıttığı için Ahmet Hakan'ın dünkü yazısından bir bölüm aktarmak istiyorum:

"Her döneme uygun bir Şair Eşref şiiri

Abdülhamit devri yaşanmış, ardından İkinci Meşrutiyet dönemi başlamış.

Yani istibdat bitmiş, güya hürriyet gelmiş...

Fakat değişen pek bir şey yok...

Söz söylemek yine tehlikeli...

Dönemin şairlerinden Şair Eşref, işte bu durumu hicveden bir dörtlük yazıyor.

Eskilerin iyi bildiği bu dörtlükte Şair Eşref, 'istibdat devri' ile 'hürriyet devri'ni mukayese ediyor.

Söylediği şu:

'Devr-i istibdatta (diktatörlük döneminde) söz söylemek memnu idi (yasaktı)
Ağlatırdı hükümet söz söylesen ananı
Devr-i hürriyetteyiz (hürriyet dönemindeyiz) şimdi, değişti kaide
Söyletirler evvela sonra ağlatırlar ananı'.

Sonuç değişmeyecek.

Şair Eşref edepli biri değildi...

İkinci 'ağlatırlar'ın yerinde bir küfür sözcüğü var...

Ben o küfürlü sözcük yerine 'ağlatırlar'ı kullanmayı tercih ettim.

Fakat sonuçta anlam kaybı yok.

Şair Eşref'in şiirinde geçen 'devr-i istibdat'ın yerine 'askeri vesayet dönemi'ni koyun... 'Devr-i hürriyet'in yerine de 'ileri demokrasi dönemi'ni koyun...

Sonuç pek değişmeyecektir."

* * *

Görüldüğü gibi Ahmet Hakan, içinde bulunduğumuz durumu Şair Eşref üzerinden özetleyivermiş...

Bugünkü durum hızla, "12 Eylül dönemini" bile mumla aratacak bir niteliğe dönüşüyor.

Dilerim bu baskılar demokrasinin en temel ögeleri olan siyasal partilere de yönelmez ve zaten yozlaştırılmış, yıpratılmış olan demokrasimizi iyice rafa kaldırmaz!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional