Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
28 Mayıs 2012
Kadının En Temel Hak ve Özgürlüğü Kendi Bedeni ve
Ruhu Üzerindeki Hak ve Özgürlüğüdür.
İnsanın benliği, kişiliği, bedeni ile ruhu arasındaki bütünleşmeden doğar.
Bu nedenle bütün uygar ülkelerde herkesin beden dokunulmazlığı mukaddes sayılır.
Ama erkek egemen toplumlarda kadının ruhu da bedeni de erkeğin denetimi altındadır:
Ne giyecek...
Ne yiyecek...
Ne okuyacak...
Kimle arkadaş olacak...
Kimle evlenecek...
Kimden boşanacak...
Nasıl yaşayacak...
Ne zaman doğuracak...
Kaç çocuk yapacak...
Özet olarak: Nasıl yaşayacak...
Ya baba, ya ağabey, erkek kardeş, ya koca, ya da daha kötüsü, oğul tarafından
belirlenir!
Bir kadının doğum yapıp yapmama hak ve özgürlüğü, onun hem ruhunun hem de bedeninin üzerindeki en temel hak ve özgürlüğüdür.
Bunu başkalarıyla isterse paylaşır, isterse paylaşmaz!
Bu bağlamda, cinsel ilişki, doğum kontrolü, kürtaj, doğum, herkesten ve her şeyden önce kadının kararına bağlıdır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konulara el atması doğru değildir.
Bırakın istenmeyen gebeliklerin yol açtığı anne ve çocuk ölümleri gibi sağlık sorunlarını, kadının çocuk yapıp yapmama kararı onun en başta gelen demokratik hak ve özgürlüğüdür.
Ama feodal zincirlerini kıramamış olan erkek egemen bir toplumda bunu gerçekleştirmek, yaşamak çok zordur.
Bu nedenle bütün çağdaş vatandaşların, örgütlerin kadının yanında yer alması gerekir.
Elbette demokrasiye ve insan haklarına inanıyorlarsa!
Sanıyorum bu konudaki tartışma, kimin gerçek demokrat olduğu, kimin demokratlık maskesi altında totaliter ve dogmatik bir zihniyeti savunduğu konusunda tam bir turnusol kağıdı görevi görecektir...
Böylece sahte demokratları da daha iyi görme ve tanıma olanağına kavuşacağız!
