Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

BAŞBAKAN AMERİKA'DA NELER ÖĞRENMİŞTİR: SAHTE FETİHLER VE GÜVENLİK


 

Sevgili okurlarım, ben insanların her yaşta ve her zaman öğrenme yeteneği olduğuna inanırım.

Bir kişi ne denli bağnaz, ne denli cahil, ne denli sabit fikirli olursa olsun, yaşamının her döneminde az ya da çok bir şeyler öğrenir.

Bu öğrenmeyi illa okuyarak öğrenmek, bilgi ve haber depolamak biçiminde algılamamak gerekir.

"Hayat tecrübesi", "siyaset deneyimi" denen kavramlar da bir nevi öğrenme sürecinin birikimleri olarak ortaya çıkar.

Tabii bu konuda bir gerçeği unutmamak gerekir:

"Yaşam en iyi fakat en pahalı okuldur!"

Önceden çalışarak bir birikim sağlarsanız, yaşamın sorunlarına, sürprizlerine daha hazırlıklı olursunuz.

Bu da sizin için "yaşam okulunun" maliyetini düşürür.

* * *

Bir politikacı için her dış temas, uluslararası politika açısından bir deneyim, bir öğrenme sürecidir.

Amerika'ya Birleşmiş Milletler ve G-20 toplantıları için giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da mutlaka bu temaslarından bir şeyler daha öğrenmiştir.

* * *

Erdoğan'ın temaslarına baktığımızda ilk öğrendiği şeyin Yahudi lobisinin gücü olduğu anlaşılıyor.

Çünkü New York'a iner inmez, ayağının tozuyla Yahudi örgütlerinin temsilcileriyle buluştu.

Sanıyorum ki bu temastan sadece onun değil hepimizin öğrendiği bir gerçek "Davos Fatihi" yakıştırmasının ne denli içi boş bir slogan olduğudur.

Başbakan Erdoğan, HAMAS ve İran konularındaki belirsiz tutumunun dünya liderleri arasında nasıl karşılandığını da biraz daha öğrenmiş olmalı.

Burada Türkiye'ye biçilen rolün, İslami politikaların sözcülüğünü yapmak değil, bölgede, barış, güvenlik ve demokrasiye karşı oluşturulan tehditlerin azaltılması olduğunu da herhalde anlamıştır.

Tabii bütün bu uluslararası temaslarda bir de Avrupa Birliği ile olan sorunların hâlâ çözülemediğini ve AB'nin bu tutumu ile çözülmelerinin çok zor olduğunu da fark etmemiş olması olanaksızdır; çünkü hem New York'ta hem de Pittsburg'da bütün liderlerle birlikteydi.

Bu konu da 2005'te Türkiye döndüğünde "AB Fatihi" diye karşılanmasının ne denli hayalci, abartılı ve yanlış olduğunu gösteriyor.

* * *

Son olarak medyaya "koruma skandalı" olarak yansıyan olaydan da önemli bir ders aldığını düşünüyorum.

Bize Başbakan Erdoğan'la Başkan Obama'nın Amerikalı korumaları arasındaki bir anlaşmazlık olarak yansıtılan olayın en önemli tarafı üzerinde kimse durmadı:

Başbakan Erdoğan gideceği otelden 100 metre geride zırhlı otomobilinden indiriliyor ve tam bir güvenlik riski alınarak bütün o yol yaya olarak yürütülüyor.

Neden?

New York gibi bütün risklere açık bir kentin en kalabalık yerlerinden birinde Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı nasıl gideceği yere varmadan zırhlı arabasından indirilir ve 100 metre yürütülür?

Üstelik de sonunda öteki korumalar tarafından yolu kesiliyor...

Anlaşılan yine aynı yolu yürüyerek geri yürüyor.

Dilerim Başbakan bu olaydan en önemli dersi almış ve bir yabancı ülkede, gideceği yere varmadan zırhlı arabasından inmemeyi öğrenmiştir.

Yarın Başbakan Erdoğan'ın Başkan Obama'dan ne öğrenmiş olduğu üzerinde duracağım.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 6 Mayıs 2024

Valid HTML 4.01 Transitional