Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

DEMOKRASİ VE MİLLİ EGEMENLİK

 

Sevgili okurlarım, Türkiye, Irak'taki komşumuz Amerika Birleşik Devletleri dolayısıyla yine bir "tezkere" sürecine giriyor.

Bu kez sorun, topraklarımızdan Amerikan askerlerinin geçişi değil, Irak'a asker yollanması.

Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden Irak'a gönderilmesini Meclis'ten geçiremeyen iktidar, bu kez, Türk askerlerinin yabancı bir toprağa yollanmasını, üstelik Irak'ta Amerikan askerleri ile çuval krizini yaşamış bir ülke olarak nasıl geçirecek, bilemiyorum.

Bu arada Adalet ve Kalkınma Partisi, Meclis'te bir yandan tam gaz yasalar çıkarıyor, öte yandan genel seçmenlerin oylarının dörtte biri, oy kullanan seçmenlerin oylarının üçte biri ile aldığı, Meclisteki üçte ikiden üç eksik sandalye ile hüküm sürüyor.

Bu hüküm sürme sırasında, hem üniversiteleri karşısına aldı, hem askeri bürokrasiyi.

Kendileri hakkında pek çok soruşturma var ama sanki sütten çıkmış ak kaşıkmışlar gibi, temizlik operasyonu yapacaklarını iddia ediyorlar.

Bu arada hazine arazilerini, orman bölgelerini ve sit alanlarını imara açıyorlar.

Tabii büyük bir kadrolaşma eylemi de ihmal edilmiyor.

Yönetimdeki politikacıların sadece kendileri hakkındaki değil, aileleriyle ilgili nüfuz suistimali iddiaları da ayyuka çıktı.

* * *

Bütün bu toz duman içinde, basında ve televizyonlarda bir başka kavram kargaşası gündeme getiriliyor:

AKP’nin bütün bu yaptıklarının ve daha da yapacaklarının "millet adına" olduğu, iktidarın, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sloganına uygun hareket ettiği öne sürülüyor.

Böylece, demokrasiyi, "çoğunluğun baskısı" yönündeki bir saptırma ile kötüye kullanma eğilimi, ört bas edilmek isteniyor.

"Milli Egemenlik" iki anlam taşır.

Birinci olarak, egemenliğin Allah'tan ya da tarihten, gelenekten, teoriden değil, milletten, halktan geldiğini vurgular.

Yani iktidar, Allah adına, yahut bir aile adına, ya da bir ideoloji adına değil, millet adına, halk adına kullanılmaktadır.

İkinci olarak, iktidarın, dış güçlerden bağımsızlığını vurgular.

Yani ülke, bir başka devletin korumasında, yönetiminde ya da güdümünde değildir; kendi kendini yönetir.

Bu iki koşul, demokrasi için de gereklidir ama yeterli değildir. (Avustralya örneği hariç tabii)

Bir ülkede egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusun olabilir ama, o ülkede demokrasi değil, çoğunluğun baskısı, yani açık ya da kapalı bir faşizm de uygulanabilir.

İşte Hitler, işte Peron, işte Salazar, işte Franko.

Dolayısıyla hiçbir iktidar "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyerek, Meclis'ten demokrasiyi zedeleyecek, insan haklarını ve özgürlüklerini sınırlayacak yasaları geçiremez; hele hele demokrasinin temeli olan laikliği hiç sınırlayamaz ve kısıtlayamaz.

* * *

Hem demokrasinin temel kurumlarını ve kurallarını zedeleyeceksin, hem yağmayı kurumlaştıracaksın, hem de "millet ne eylerse güzel eyler" diye bu yaptıklarını demokrasi adına yutturmaya kalkışacaksın.

Türkiye bu filmi 1950'lerde gördü.

Artık yeniden izlemek istemiyor.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 13 Mayıs 2024

Valid HTML 4.01 Transitional