Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AB VE TÜRKİYE: ERLANGEN ÖRNEĞİ

 

19. yüzyıl, ulus-devlet olgusunu üretti ve egemen kıldı.

20. yüzyıl, bir başka oluşum getiriyor.

Küreselleşme denen süreç, ulus-devleti hem alttan hem üstten sıkıştırıyor: Üstten, "uluslarüstü" örgütlenmelerin çeşitli ulus-devletleri bütünleştirici baskısı, alttan ise "mikromilliyetçi" akımların ulusal sınırlarla belirlenmiş birimleri parçalayıcı etkisi.

21. yüzyılda nasıl bir siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal örgütlenme birimi ortaya çıkacak?

Büyük bir olasılıkla, aynı coğrafyada ve aynı kültürde yaşayan devletlerin üstte birleştiği, altta ise saçaklandığı bir siyasal ve kültürel yapı oluşacak.

Bence, (yani benim kişisel görüşüme göre) bu yapının temel taşları, yine ulus-devletler olacak:

Yetkilerinin bir bölümünü üst örgüte devreden, kalanlarını ise, bünyesindeki farklı etnik, dinsel, kültürel hassasiyetlerin uyum içinde ve birlikte yaşamalarını sağlamak için kullanan ve hem altta hem de üstte, kimliğini ısrarla sürdüren bir ulus-devlet.

* * *

İşte Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri ancak bu bağlamda, yani gelecek yüzyılın oluşumları bağlamında bir anlam ve önem taşıyor.

Türkiye şimdiden karşılıksız olarak, egemenlik haklarının önemli bir bölümünden bir üst örgüt adına vazgeçmiş gözüküyor.

AB'ye üye olmadan Gümrük Birliği'ne girmenin anlamı bu.

Yunanistan ile İspanya ve Portekiz'in, AB'ye üye olduktan sonra, gerek Avrupa Yatırım Bankası aracılığı ile, gerekse doğrudan bütçe yardımları olarak aldıkları milyarlarca dolarlık desteği Türkiye'nin alamaması ise, yetkilerini karşılıksız olarak devretmesinin bedeli.

* * *

Erlangen, Almanya'da, bizim Bavyera dediğimiz eyaletin küçük bir kenti.

Kentin nüfusunu esas olarak Siemens şirketinin beyaz yakalı yönetici kadrosu ile üniversite hocaları ve öğrencileri oluşturuyor.

Yani gelişmiş bir ülkenin, küçük ama çok gelişmiş bir kenti.

Buradaki Türkler ve Almanlar, Erlangen Türk-Alman Dayanışma Derneği adı altında bir dernek kurmuşlar.

Dernek, adından da anlaşılacağı gibi Türklerle Almanların ortak yönettikleri bir dernek.

Derneğin bugünkü Başkanı, Siemens'ten emekli bir mühendis:

Tulay Kozacıoğlu.

Dernek geleneksel olarak, demokratik temalar çerçevesinde kültür haftaları düzenliyor. Bu kez de "Açık Söz-Açık Toplum" sloganı ile bir hafta düzenlemişler.

Geçtiğimiz günlerde, bu hafta çerçevesinde iki konferans verdim.

Bu vesile ile, bir kez daha "Avrupalı Türkler" ile birlikte oldum.

"Almanya'daki Türkler" deyince herkesin aklına "işçi kardeşlerimiz" geliyor.

Oysa Avrupa'da artık onbinlerce üniversite öğrencimiz, ve işadamımız var. İşçisiyle, işvereniyle hocasıyla, öğrencisiyle, bu insanlar Avrupalı Türkler.

Alman ve Türk hükümetlerinin yanlış kararları yüzünden, kültür açısından ve kimlik açısından büyük sorunlar yaşıyor bir bölümü.

Ama hepsi, Alman hükümetinin önyargılarını da Türk hükümetinin ilgisizliklerini de yenerek, kendi yazgılarını Avrupa'da belirleyebilecek güçte ve dinamizmde.

Erlangen'deki Avrupalı Türkler arasında, üniversite hocaları, mühendisler, ihracatçılar ve daha da önemlisi, imalatçılar vardı.

Bir bölümü su katılmadık İstanbul Türkçesi konuşuyor, bir bölümü, aksanlarından hemen yabancı oldukları anlaşılabilecek bir dil kullanıyorlardı.

Aslında sorun, Alman hükümetinin "Türk kültürünü, din ve dil olarak Almanya'da yaşatma ve böylece göçmen işçileri, işleri bittiği anda, derhal Türkiye'ye yollama" politikasının iflası idi.

Bu politikanın sonucunda, Türk işçileri bir yandan "ghettolaşmış", bu nedenle de radikal akımların cazibesine kapılmış, öte yandan, gelişmiş ülke olanaklarını terketmek istemedikleri için, (Alamanlaşmamış ama) "Alamanyalılaşmış" idiler.

Bamberg Üniversitesinde, Türk kültürünü başarıyla temsil eden Prof. Semih Tezcan'ın akıllı ve güzel ikiz kızlarının dediği gibi, "Almanya'de yetişmiş gençleri Almanlar da Türkler de yadırgıyordu."

Ben de onlara, insanlık tarihindeki tüm yeniliklerin ve başarıların genellikle "yadırganan" kişiler ve gruplar tarafından getirilmiş olduğunu anlatmaya çalıştım.

21. yüzyıl dünyasındaki Türkiye'nin yerinin belirlenmesinde Avrupalı Türkler çok önemli bir rol oynayacaklar.

AB istese de istemese de.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 13 Mayıs 2024

Valid HTML 4.01 Transitional