Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

22 Ocak 2024

İktidarın Anayasa Darbesi Devam Ederken, Geçen Hafta Üç Önemli Olay, Gündeme Damgasını Vurdu:

1) Bir kuryeyi trafik kazasında öldüren Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu, 20 bin 3 yüz lira para cezası ile yakayı kurtardı, çekti gitti.

2) İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Sivas'ta yaptığı seçim konuşmasında, Sinan Ateş cinayetinin torbacılık yapan bir çeteye işletilmiş olmasını eleştirirken geçmişte işlenen siyasal cinayetlerin "mertçe" olduğunu ileri sürdü ve çok tepki topladı.

3) AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yalova'da yaptığı konuşmada yerel seçimlere giderken, aşağıdaki şu sözlerle yine din ve ırk kimlikleri üzerinden suçlamalarda bulunacağının ve Anayasa Darbesi'nin devam ettirileceğinin mesajlarını verdi.

"Ülkenin ve milletin aleyhine CHP ve DEM birlikte hareket ediyor."

"Bölücü emellerine set çeken, sınır ötesi harekatlarımızdan rahatsız olanlar bunlar."

"Tam 30 yıllık işgalin altından Karabağ'ın özgürlüğe kavuşmasından rahatsız olanlar bunlar."

"Filistin'de hakkın ve adaletin savunulmasından rahatsız olanlar bunlar. İsrail'in yanında yer alanlar bunlar."

"18 yıl hapse mahkûm bir teröristi meclise taşımak için hukukun altından tünel kazmakla kalmıyorlar."

"Şimdi de mahalli seçim işbirliği kisvesi altında cezaevlerindeki terör örgütü mensupların salmanın hesabını yapıyorlar."

* * *

Güncel gündemin başına yerleşen bu olayları belirttikten sonra, önümüzdeki asıl sorunun iktidar tarafından yapılan Anayasa Darbesi'nin gölgesinde gidilen yerel seçimler olduğunu vurgulamalıyım.

Cumhuriyet'te dün yayınlanan yazımda bu konuda şöyle demiştim:

"Türkiye, Anayasa Mahkemesi kararlarına bile uyulmayan, açıkça "Anayasa Darbesi" yapılan bir ortamda, güya "adil, şeffaf ve yargı denetiminde" olan sözde "Demokratik Yerel Seçimlere" gidiyor.

Ben muhalefet partilerinin yerinde olsam, AYM kararları uygulanana kadar seçimleri boykot ederdim.

Çünkü iktidarın Anayasa Mahkemesi kararlarına bile uymadığı bir ortamda, sözde "yargı güvencesiyle seçim yapmak" muhalefet için, doğrudan doğruya boynunu giyotine uzatmak anlamına gelir.

Üstelik iktidarın YSK'yı da kullanarak seçimleri, nasıl yozlaştırdığı, 16 Nisan 2017 Halkoylamasında ve ondan sonraki seçimlerde yaptığı baskı ve dezenformasyon yöntemleriyle zaten tarihe geçti.

Yerel seçimlere giderken, iktidarın yine, Hukuk Devleti'nin ve Demokratik Rejim'in altını oyan, dinci ve etnikçi kimlik politikalarını devreye sokacağı anlaşılıyor."

* * *

Bugünkü GÜNCEL'i, o yazımın başındaki önerimi (çünkü sonunda da kimlik siyaseti konusunda bir başka önerim daha vardı) yineleyerek bitirmek istiyorum:

"BEN MUHALEFET PARTİLERİNİN YERİNDE OLSAM, AYM KARARLARI UYGULANANA KADAR SEÇİMLERİ BOYKOT EDERDİM.

ÇÜNKÜ İKTİDARIN ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINA BİLE UYMADIĞI BİR ORTAMDA, SÖZDE "YARGI GÜVENCESİYLE SEÇİM YAPMAK" MUHALEFET İÇİN, DOĞRUDAN DOĞRUYA BOYNUNU GİYOTİNE UZATMAK ANLAMINA GELİR."


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 29 Ocak 2024

Valid HTML 4.01 Transitional