Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Doğu ve Güneydoğu’daki bu korkunç deprem hepimizi derinden sarstı. Ölenler için başsağlığı, yaralılar için acil şifa diliyorum. Unutmayalım, deprem değil, çürük bina ve tedbirsizlik öldürür. Bütün yurttaşlarımıza geçmiş olsun.

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi'nde Olağanüstü Bir Konferans ve İmza.

Geçen Cumartesi günü "Schengen Vizesiz gidilen Avrupa kenti Eskişehir"de...

Tepebaşı Belediyesi Başkanı Doktor Ahmet Ataç'ın davetlisi olarak...

Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi Başkanı, tiyatro sevdalısı Av. Hüseyin Akçar'ın, DEVRİMİN VE KARŞI DEVRİMİN YÜZ YILI kitabımızın ekseninde örgütlediği "DEVRİMİ YAŞAMAK" konulu bir konferans ve imza gününe...

Zülâl Kalkandelen ile birlikte gittik.

Zülâl Kalkandelen, seçimlerden önce, Eskişehir'e gelmiş ve hem Büyükerşen'le, hem de Ataç'la mülakatlar yapmıştı.

Ataç bizle karşılaşır karşılaşmaz, Kalkandelen'e, "O söyleşiler bize şans getirdi" demek zarafetini gösterdi.

* * *

Eskişehir olağanüstü bir kent:

Sadece kentsel mucizeler yaratan Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen sayesinde değil, kentin gerçekten üstün nitelikli hemşehrileri sayesinde de.

Konferans ve imzamıza Eskişehir'in milletvekilleri, CHP'li Jale Nur Süllü ve Cumhuriyet Gazetesi'nin eski Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer ile İYİ Partili Arslan Kabukcuoğlu da onur vermişlerdi.

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ev sahibimizdi.

Başkanın ağabeyi, Anadolu Üniversitesi eski Rektörü, sevgili dostum değerli bilim insanı Prof. Dr. Engin Ataç da en ön sıradaydı elbette.

İzleyiciler arasında akademisyenler, Demokratik Toplum örgütü temsilcileri, CHP'li Belediye başkanları ve CHP örgütü yöneticileri de vardı.

Sevgili dostum Yılmaz Büyükerşen'nin salona girişi ayakta alkışlandı:

Böyle sevilen bir kişi olmak, her faniye nasip olmaz.

Gözlerimiz yaşararak kucaklaştık onunla.

Açılış konuşmasını bu etkinliği organize eden Hüseyin Akçar yaptı.

Başkan Ahmet Ataç ve Milletvekillerinden sonra, Yılmaz Büyükerşen muhteşem bir tarihsel konuşma yaptı:

1960'lara kadar giden anılarıyla, dostluğumuzu, Eskişehir'in kültürüne, sanatına yaptığı katkıları anlattı ve herkese bu Eskişehir Mucizesi'nin altında yatan genel birikimleri hatırlattı.

* * *

Daha sonra benim kısa bir açış konuşmamdan sonra Zülâl Kalkandelen hem kitabımızın yazılış serüvenini, nasıl bir diyalektik yaklaşımla hazırlandığını ve "Karşı Devrim" sürecini, tarihsel bir perspektifle anlattı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluş yıllarında kadar giden bu tarihsel çözümlemede, İdris Küçükömer'in yanlış ve tarihi saptıran tezlerinden günümüzdeki "İkinci Cumhuriyetçilere" kadar bütün konuları irdeledi.

Ben de hem bu tarihsel kronolojiyi irdelerken kullandığımız yöntemi, çapraz denetimleri ve kolay erişilemeyecek olan bazı bilgileri nasıl çizelgeler halinde eklediğimizi anlattım.

* * *

Katılanların olağanüstü ilgisine ek olarak birkaç güzel sürpriz de yaşadık Eskişehir'de:

Bitmeyen Sömürü 28 ŞUBAT kitabının yazarı Alican Türk de izleyenler arasındaydı ve çok 28 ubat konusundaki anlamlı bir soruyla konferansımıza renk kattı.

Konferans ve imzadan sonra gidilen lokanta, tümüyle engelli gençler tarafından işletiliyordu.

İnanılmaz bir "sosyal sorumluluk projesi" gerçekleştirmiş Ahmet Ataç.

Ayrıca yine engelliler için montaj atelyeleri, yaşlılar ve Alzheimer'iler için bakımevleri, Ataç'ın "Halkla bütünleşen" başarılı belediye başkanlığının sadece birkaç katkısı daha.

Bu arada bizim konuşmaya yetişmek için Lontdra'dan bir gün önce dönmüş olan Utku Çakırözer'in, belgeselci Sibel Tekin 'in, onun raporundan alıntıladığım haksızlığı vurgulayan yazımdan bir gün sonra serbest bırakılmış olması haberi de beni çok mutlu etti.

Mutlaka Eskişehir'e gidin ve bu kenti görerek, gezerek, sadece Eskişehirlilerle değil, Yılmaz Büyükerşen ve öteki belediye başkanlarıyla övünün!