Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

30 Ekim 2023

Geçen Hafta, Cumhuriyet'in Yüzüncü Yılını Kutlamak İçin Ben de Bir Söyleşi ve İmza Maratonu Yaşadım.

Sevgili okurlarım, bugünkü GÜNCEL birkaç gün geç yayınlanıyor.

Çünkü zaten adeta kürek mahkûmu bir forsa gibi çalıştığım günlük hayatım, geçen hafta Perşembe gününden itibaren Cumhuriyet'in Yüzüncü Yılı kutlamaları dolayısıyla gerçek bir maratona dönüştü.

* * *

Ne kadar zor bir süreç yaşadığımı vurgulamak için belki günlük yaşam programımı bir kez daha değerli okurlarıma anımsatmam gerek:

Haftanın beş günü, dördü Cumhuriyet Gazetesi'ne, biri buraya, İnternet Siteme olmak üzere, her gün bir yazı yazıyorum.

Gazeteye, güncel olaylara ilişkin, ilgi çekecek ve okunacak düzgün bir köşe yazısı yazmanın zorlukları bir yana, iktidarın baskıları ve medyaya uyguladığı denetim altında bu işi yapmak ne kadar zor bilemezsiniz.

Üstelik bu yazılar ölümsüz; yani ben ölüp gittikten sonra bile benim hakkımda verilecek yargılara temel teşkil edecekler.

Dolayısıyla, kıvırmadan, döneklik yapmadan, korkmadan, cesurca, anlamlı, gerçeklere uygun ve bilimsel yazılar kaleme almam gerekiyor.

Çünkü Cumhuriyet okurları zaten ancak böyle yazıları okurlar.

Bütün günümü gazeteye yazı yazmakla harcıyorum.

Yazı tam bitiyor, TELE 1'deki canlı yayın için yollanan araç geliyor.

Çünkü haftanın beş günü de Merdan Yanardağ ile birlikte, canlı bir siyasal söyleşi programı olan ve 45 dakika süren "18 Dakika" adlı bir söyleşi yapıyorum.

Özetle, sabah yataktan kalktığım andan, gece saat 10'a, yani 22'ye doğru, eve dönene kadar, gazete ve televizyon için çalışıyorum.

Üstelik de gazetecilerin, yazarların, televizyon yorumcularının sürekli olarak, baskı atında tutulduğu, yargılandığı, gözaltına alındığı, mahkûm edildiği, hapsedildiği bir ortamda, bu iki "tehlikeli arazide" çalışıyorum.

Yazı ile canlı televizyon programının ikisinin birden olmadığı, tamamıyla boş, hiçbir gün yok.

Yani her gün mutlaka birinden biri, genellikle de aynı günde olmak üzere ikisi birden bir görev sorumluluğu oluşturuyor.

Bu rutine ek olarak, yazı yazmak zorunda olmadığım günlerin birinde, televizyona gitmeden önce, Storytel'e kendi kitaplarımı okuyorum.

Yine bütün bu koşuşturma arasında, yeni kitaplarımı hazırlıyorum, BAVUL Dergisi'ne ayda bir makale yazıyorum.

Arkadaşlarımın ve kıramadığım gençlerin gazete söyleşileri, televizyon kayıtları ve dijital söyleşileri, yine "araya sıkıştırdığım" işler arasında.

Böyle bir "günlük program" baskısına rağmen, genellikle hafta sonları, ama çok zorunlu olunca, bazen hafta içinde de, Cumhuriyet, Demokrasi, Atatürk, Türk Devrimi konularında konferanslar veriyor, söyleşiler yapıyor ve imza günlerine katılıyorum.

* * *

İşte geçen haftanın ikinci yarısından itibaren, bütün günlük işlerimin baskısı altında, Cumhuriyet'in 100. Yılını kutlamak için şu ilave işleri de becermeye çalıştım.

1) Perşembe günü, Cuma günü yayınlanacak olan köşe yazımı apar topar bitirip gazeteye gittim ve akşama doğru Cumhuriyet TV için İrem Karataş ile bir

29 Ekim söyleşisi kaydettim.

Ve 29 Ekim'de Cumhuriyet TV'de yayınlanan bu kayıttan sonra, koşuşturarak TELE 1'deki programa zar zor yetiştim.

2) Ertesi gün, yani Cuma günü, hafta içi olmasına rağmen, sevgili dostum, psikolog, yazar Melih Yıldız'ı kıramayarak Kartal Belediyesi'nde bir konferans ve imzaya gittim.

Sevgili Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel'in ve Başkan Yardımcısı Adem Uçar'ın ev sahipliğinde çok güzel bir konferans ve kitap imzası yaşadım.

Bütün Kartal'lı hemşehrilerime bana gösterdikleri ilgi ve sevgi için, çok teşekkür ederim.

Belki okurlarım ve izleyenlerim bilmez, benim büyükbabam Raşit Efendi ve Babaannem Gül Hanım Kartallıdır. Ses sanatçısı olan amcam Ekrem Kongar da!

Oradaki konferans imzadan sonra da yine zar zor, TELE 1'deki canlı yayına yetiştim.

3) Belki de bu haftanın en zor olayını ertesi Cumartesi günü Gelibolu'ya konferans için giderek yaşadım.

Çünkü o gün, aynı zamanda Pazar günkü yazımı da yazmak günüydü.

Neyse, Pazar yazısını da gece uykusuz kalarak yazıp yetiştirdikten sonra Gelibolu'ya doğru yola çıktık.

Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, tam bir kültür insanı.

Gelibolu'da sevgili Geliboluların ilgisi ve sevgisiyle büyük bir izdiham yaşadık.

Fakat İstanbul'a çok uzak olduğu ve benim ertesi gün TÜYAP kitap fuarında söyleşim ve kitap imzam olduğu için, erken dönmem gerekiyordu.

Bu nedenle konferans sonrası kitap imzası yapamadık.

4) Bütün bu koşuşturmanın üzerine, Pazar günü, öğleyin TÜYAP'a yetiştim ve bir provokasyonla çiçeklenen "DEVRİMİN VE KARŞI DEVRİMİN YÜZ YILI" kitabımız üzerine yaptığımız söyleşimizi Zülâl Kalkandelen ile birlikte gerçekleştirdim.

Provokasyon ilginçti: Bir katılımcı, ısrarla bizim konuşmamız bitmeden araya girmek istedi. Kendisine konuşma bitince söz vereceğimi söylememe rağmen bağırarak toplantıyı terk etti.

Burada da hem sevgili dostum Ömer Erduran ve eşi, hem de Prof. Üstün Dökmen, Zülâl Kalkandelen'e ve bana eşlik etti.

5) TÜYAP'taki konferans ve imzadan sonra, yine apar topar TELE 1'deki "Cumhuriyet'in Yüzüncü Yılı Özel Programı" için Zülâl Kalkandelen ile birlikte yola koyulduk.

Evren Özalkuş'un sunduğu programı Merdan Yanardağ ile birlikte yaptık.

Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki kutlamalardan görüntülerle bezenen program bitip de eve döndüğümde saat gece yarısını geçmişti.

* * *

Sevgili okurlarım ve izleyenlerim, son bir not olarak, bütün bu maratonu 82 yaşında bir genç olarak gerçekleştirebilmiş olmanın mutluluğunu yaşadığımı belirtmeliyim.

EVET, CUMHURİYETİMİZİN NİCE YÜZ YILLARINI KUTLAYACAK OLAN GELECEK KUŞAKLARA SEVGİ VE SAYGILARIMLA!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 29 Ocak 2024

Valid HTML 4.01 Transitional