Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

27 Şubat 2023

İhmaller, Skandallar ve Yasaklar Aynı Hızla Çoğalıyor.

Depremin ilk iki-üç günü kamu kuruluşları deprem alanındaki görevlerini yerine getirmek bir yana, görünemediler bile.

Özellikle enkaz altındaki depremzedeler bakımından hayati önem taşıyan 48-72 saat kaybedildi.

Daha sonra AFAD, TSK ve Kızılay deprem alanında görüldü ama, gerek enkazlardaki arama-kurtarma çalışmalarında, gerek gelen yardımların dağıtılmasında, gerekse iletişim ve eşgüdümde, özellikle çadır ve soba dağıtımında önemli eksiklikler ortaya çıktı.

Daha enkaz çalışmaları bile bitirilmeden yeni inşaat ihalelerinin yapılması kamuoyunda eleştirilere neden oldu.

Bu sırada medyaya ilişkin bazı yasaklar da bazı kamu kuruluşu skandalları ile birlikte göze çarptı.

Olayları kısaca şöyle özetlemek olanaklı:

Önce, cep telefonu hizmet sağlayıcı şirketlerin baz istasyonları yetersiz kaldı.

Sonra, kullanılabilen cep telefonlarından ve elektronik araç ve gereçlerden iletişimin sağlanmasına yardımcı olan Twitter platformuna yasak kondu.

Ardından Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu (BTK) kararıyla Ekşi Sözlük erişime kapatıldı.

İlahiyatçı İhsan Eliaçık'ın Kuran'ı yorumlayan "tefsir" kitabına Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talebi üzerine toplatma kararı verildi.

RTÜK, kamu kuruluşlarının ihmal ve hatalarını haberleştiren basın kuruluşlarına cezalar vermeye başladı.

TELE1, Halk TV, Fox TV kanallarına cezalar verildi, yayınları durduruldu.

Önce TİP Milletvekili Sera Kadıgil'in Enver Aysever'in konuğu olarak katıldığı programda "Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir" sözleri üzerine, TELE 1'e haksız ve hukuksuz olarak üç günlük ekran karartma cezası verildi.

Barış Pehlivan , Cumhuriyet gazetesinde yazdığı bir yazıyla, ilk mahkemenin yürütmeyi durdurma kararını kaldırarak bu cezanın uygulanmasına izin veren İstinaf Mahkemesi'ne yollanan dosya içinde, RTÜK üyesi İlhan Taşçı 'nın karşı oy yazısının olmadığını iddia etti.

Daha bu cezanın uygulanması başlamadan, benim Merdan Yanardağ'la birlikte yaptığım 18 Dakika programında Yanardağ'ın depremle ilgili eleştirileri nedeniyle TELE1'e yüzde 5 para, 5 kez de program durdurma cezası verildi.

Ben dün, Cumhuriyet'teki köşemde, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in kendi Twitter hesabından RTÜK'ün aldığı kararın haklılığını belirtmek için yayınladığı Merdan Yanardağ'ın söylediklerini, yazılı olarak alıntıladım...

Alıntıladım ki, söylenenlerin yasalara veya ahlâka aykırı hiçbir yanı olmadığını ve cezaların haksız ve hukuksuz olduğunu herkes görsün.

Bu arada, RTÜK, Fox TV'ye Orta Sayfa programı için ve Halk TV'ye Halk Meydanı programı için, "özgürce kanaat oluşumunu engellemekten" yüzde 3'er para cezası verdi.

Tüm bu cezalar deprem sonrası yorum ve haberlere dayandırıldı.

Bütün bunlar olurken Cumhurbaşkanı deprem bölgesinde "Kızılay nerede" diyenlere karşı "Be ahlâksız, be adi, be namussuz!" diyerek hakaret etti.

* * *

Bu yasaklar ve cezalar gelirken, enkazlar kaldırılmadan TOKİ konut ihalesi yaptı ve başta deprem uzmanlarından olmak üzere, kamuoyundan büyük bir eleştiri aldı.

Enkazların altında insanlar varken hızla enkaz kaldırılması depremzedelerin ve halkın ciddi protestolarına yol açtı.

Twitter'da, "Hatay Rönesans Rezidans. Unutmayın bu siteyi. Temizlediler molozları… 85 kişi bulunamadı. Dün çıkan 1-2 kişiyi de teşhis için göstermemişler. Onu da anlayabiliyorum da, NEREDE BU KADAR İNSAN?" iletisi biçiminde mesajlar yayınlayan hesaplar oldu.

Deprem bölgesindeki inşaatlar konusunda yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, yerel yönetimleri dışarda bıraktığı ve bütün ormanları ve yeşil alanları da inşaata açtığı gerekçeleriyle ilgili meslek mensuplarından eleştiri aldı.

Aynı biçimde işçilerin haklarına ilişkin Kararname de başta DİSK olmak kaydıyla, işçi örgütleri tarafından eleştirildi.

Bütün Türkiye'de üniversite eğitiminin uzaktan, "on line" olarak yapılması ve KYK'ye bağlı yurtların boşaltılması kararı da, hem eğitimciler, hem hocalar, hem üniversite öğrencileri, hem de aileleri tarafından protesto edildi.

Aynı sıralarda deprem bölgesinde çadır taleplerinin karşılanamadığı da kamuoyuna yansıdı.

Çadır konusundaki yetersizliğin sorumlusu olarak Kızılay eleştirildi.

Tam bölgedeki çadır gereksinmelerinin karşılanamadığına ilişkin olan haberlerin üzerine, halka yeterince çadır veremediği konusunda zaten şiddetle eleştirilen Kızılay'ın AHBAP örgütüne ve Eczacılar Birliği'ne çadır sattığı haberleri ortalığa yayıldı ve bu haberlerin gerçek olduğu anlaşıldı.

Bu durum, zaten ikisi de eleştirilmekte olan Kızılay ve AFAD yöneticilerinin şahıslarına yönelik olarak, bu yöneticilerin yaptıkları işe uygun olmayan İmam-Hatip ve İlahiyat eğitimlerine, iktidar mensuplarıyla olan akrabalık ilişkilerine, aldıkları maaşlara ve ilgisizliklerine ilişkin nokta eleştirilerine yol açtı.

Aynı biçimde kamuoyu eleştirilerine hedef olan yıkılan binaların müteahhitleri de sanık olarak yurt dışına çıkarken veya yurdun çeşitli yerlerinde yakalandı ve hapse atıldı.

* * *

Sevgili okurlarım, 6 Şubat 2003 tarihinde beri deprem konusunda gazetede ve burada birçok yazı yazdım.

Bu da onlardan biri.

Sadece tarihe not düşmek, iktidarın gerçekleri ve tarihi değiştirmek çabalarına karşı olup bitenlere ilişkin izlenimlerimi kaydetmek için yazıyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 29 Ocak 2024

Valid HTML 4.01 Transitional