Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

18 Eylül 2023

TELE 1 ile Dayanışma Gecesi

16 Eylül Cumartesi günü kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın haksız ve hukuksuz bir kararla hapiste olduğu TELE 1'e destek için "TELE 1 ile Dayanışma Gecesi" düzenlenmişti.

TELE 1 ekranlarından canlı ve naklen yayınlanan geceyi TELE 1'in değerli programcılarından Bilge Yurtdagülen ile ünlü tiyatro sanatçısı Orhan Alkayasundular.

Siyasal partilerin, başta medya ve basın kuruluşları olmak kaydıyla, Demokratik Toplum Kuruluşlarının yöneticilerinin ve sevgili izleyicilerimizin katıldıkları gece, Alp Yanardağ'ın konuşması ve babası Merdan Yanardağ'ın yolladığı mektubu okuması ile başladı:

"Sevgili Tele1 dostları, değerli konuklar;

Basın, düşünce ve ifade özgürlüğü; kurulmak istenen gerici ve totaliter rejimin önündeki en önemli engellerden biridir. Çünkü; bağımsız ve muhalif medyayı teslim almadan cumhuriyet ve demokrasi düşmanlarının başarıya ulaşması imkansızdır. İktidar zaten tam da bu nedenle daha ilk günden itibaren medyayı ele geçirmeye, yandaş bir havuz medyası oluşturmaya yöneldi. Bağımlı gazeteciler yarattı. Ülkenin ayıbıdır.

Ancak; sadece bu gecenin düzenlenmesi bile başaramayacaklarının ve bu soylu direniş geleneğini kıramayacaklarının en büyük kanıtıdır. Biz buradayız!

Öncelikle bağımsız medya ile dayanışma gecesine katıldığınız için, ve Tele1'e verdiğiniz destek nedeniyle çok teşekkür ederim.

Bağımsız medyaya, basın ve ifade özgürlüğü mücadelesine verdiğiniz desteğin anlamı da değeri de ölçülemeyecek kadar büyüktür.

Bu nedenle, etkinliği düzenleyen dostlarımıza, basın meslek örgütlerine, değerli sanatçılarımıza, aydınlarımıza, siyasi partilere, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine, meslektaşlarımıza ve yüreği bizimle çarpan salondaki ve ekran başındaki bütün yurttaşlarımıza sevgilerimi sunuyor önlerinde saygı ile eğiliyorum.

Başta laiklik olmak üzere, cumhuriyetin bütün tarihsel kazanımları, demokratik hak ve özgürlüklerimiz ağır bir baskı ve saldırı altında. Toplum adeta kuşatılmış durumda. Azgın ve marjinal bir gerici azınlık, kendi ideolojik önyargılarını bütün topluma dayatıyor. Dahası kendi çağdışı istemlerini, toplumun çoğunluğunun arzusu gibi sunmaya çalışıyor. Ülke direniyor. Umudumuzdur!

Bugün muhalefet dağınık ve pusulasız. Demokrasi düşmanları gücünü, muhalefetin bu örgütsüzlüğünden ve programsızlığından alıyor. Cesaret, özgüven ve kazanma iradesi gerekiyor. Gözümüzün önünde yaşanan bu felaketi, ancak birlik ve dayanışma ile engelleyebiliriz. O nedenle burada ve ayaktayız.

TELE 1'e yönelik baskıların, ardı arkası kesilmeyen cezaların ve beni tutuklamalarının nedeni; bu karanlık ve totaliter rejime ve cumhuriyetin imha edilmesine karşı mücadele etmemizdir. Diğer ifade ile; bağımsız gazetecilik ve halktan yana yayıncılıkta ısrar etmemizdir. Dahası, Tele1'in geniş toplum kesimlerine ulaşarak başarılı olması, medyada kurulan ablukayı kırması ve halkın sevgisini kazanmasıdır.

Seçim öncesinde, seçim gecesinde ve seçim sonrasında yaptığımız yayınların çok rahatsız ettiğini biliyoruz. Benim yaptığım programlar, yazılarım, yayınlanan kitaplarım, izleyicilerimizin ve toplumun yüksek ilgisi iktidar çevrelerini ürküttü. Tutuklanmamın asıl nedeni budur, biliyoruz. Belli ki, amaçları beni tutuklayarak bağımsız ve muhalif medyaya gözdağı verip, geri çekilmeye zorlamaktı. Topluma korku salarak sindirmeye çalışmaktı. Ama olmadı, yapamadılar.

Değilse; bir iktidara, devletin yürürlükteki infaz hukukunu herkese uygula demek suç olamayacağı gibi, iktidarın politikalarını eleştirmek de yasaklanamaz. Bağlamından koparılan konuşmalar ve montaj videolar ile kurmaya çalıştıkları, beni ve bizleri susturmayı amaçlayan hukuk dışı kirli kumpasın çökmesi kaçınılmazdır. Yalan, hile ve takiyyenin saltanatı sürdürülemez. Geçit vermeyeceğiz.

Bir Amerikan projesi olarak kurulup iktidara hazırlana ve iktidara taşınan işbirlikçiler, "Keşke yunan kazansaydı" diyen gericiler, Emevi yobazlığını bu ülkeye "yerli ve milli" bir kültür diye dayatanlar, bizim yurtseverliğimizi sorgulayamaz. Buna ne sicilleri ne ahlakları ne de ufukları yeter.

Şairin dediği gibi; mesele esir düşmekte değil, teslim olmamaktır. Hukuksuzluklar ve zorbalıklar karşısında boyun eğmeyeceğiz. Bize kumpas kurmaya çalışanlar, gerçekte kendi suçlarını örtbas etmeye çalışıyorlar. Buna izin vermeyeceğiz.

Ergenekon kumpasını, nasıl demir dağları eriterek bozduysak, bu ucuz tertibi de hep birlikte boşa çıkaracağız.

O halde, şimdi ve burada bir kez daha ilan ederim ki, susmayacağız.

Türkiye'nin büyük sanatçıları ve şairlerinin engin gönüllerine sığınarak, tarihin ve sizlerin de önünde Atilla İlhan'ın şiiriylebir kez daha bu ülkenin ekmek kadar temiz insanlarına seslenmek isterim."

Merdan Yanardağ mektubunu Attila İlhan'ın "O Sözler ki Acıdır" şiiri ile bitirmişti.

O şiiri de Orhan Alkaya okudu.

"O sözler ki acıdır,
Mapusane avlularında
Demirli kırbaçlar gibi şaklar.
O sözler ki sırasında
Çiçek açmış bir nar ağacıdır
Dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı…
O sözler ki,
İmgelem sonsuzluğunun
Ateşten gülüdürler,
Kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler.
O sözler ki, kalbimizin üstünde
Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız.
O sözler ki, bir kere çıkmıştır ağzımızdan,
Uğrunda asılırız…

Bu şiirden sonra mektubuna şu satırları eklemişti Merdan Yanardağ:

Sizi Silivri hapishanesinden, Can Atalay, Osman Kavala, Barış Pehlivan ve diğer dostlarımızın da tutsak edildiği rejimin zindanından, birlikte olamamanın hüznü, ruhumun bütün heyecanı ve kalbimin olanca sıcaklığı ile selamlıyorum. Sevgiyle kalın."

Daha sonra, ben çok kısa bir konuşma yaptım:

"Merdan Yanardağ ve ben hoş geldin diyoruz.

Merdan Yanardağ ve ben sizi saygıyla selamlıyoruz.

Aslında, bütün özgürlükçüler, adalete susamışlar, eşitlikçiler, bağımsızlıkçılar, kardeşlik için savaşanlar bu salonu doldurdu.

Onun için Merdan Yanardağ hapiste ama her bir koltukta bir Merdan Yanardağ oturuyor.

TELE 1'in sloganlarından biri "TELE 1 varsa umut vardır", çünkü TELE 1'i var edenler sizlersiniz!

Siyasal partilerin değerli liderleri, özellikle Anamuhalefet Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, öteki siyasal partilerin saygın politikacıları ve liderleri, Demokratik Toplum Kuruluşları, onların temsilcileri ve siz, siz TELE 1'i Tele 1 yapan izleyicilerimiz...

Kiminiz ekran başında, kiminiz salonda...

Maddi manevi desteğinizle TELE 1 büyüdü.

Şimdi, değerli izleyiciler, bizi ekran başında izleyenler ve değerli katılımcılar, bu salonu dolduran izleyicilerimiz...

Toplumların, devletlerin ve kurumların tarihlerinde dönüm noktaları vardır.

Türkiye yirmi yıldır Demokrasiyle taçlandırılmak istenen Cumhuriyet'in altının oyulmasına tanık oluyor...

Ve TELE 1, Demokratik Cumhuriyeti, adaleti, özgürlüğü, kardeşliği ve barışı savunan bir medya organı olarak 2017'den beri buna karşı duruyor.

Bunun tek ve biricik gücünü de sizlerden alıyor.

Ben onun için lafı hiç fazla uzatmayacağım:

Siz varsanız TELE 1 var...

TELE 1 varsa umut var!"

Benim konuşmamdan sonra Anamuhalefet lideri Kılıçdaroğlu, Merdan Yanardağ'a yapılanı kınayan, medya özgürlüğünü ve adaleti savunan bir konuşma yaptı:

"Hepimiz açık cezaevinde yaşıyoruz" dedi.

Daha sonra başta medya/basın meslek kuruluşları ve Demokratik Toplum Kuruluşları temsilcileri önemli konuşmalar yaptılar.

Konuşmalardan sonra program Cahit Berkaykonseri ile devam etti.

Cahit Berkay'dan sonra salon Erdal Erzincan , Hüseyin Turan ve Mercan Erzincan'ın şarkı ve türkülerini tempo tuttu.

Bu konserden sonra şair Tuğrul Keskin şiirlerini okudu.

Ve gece muhteşem Selda Bağcan konseri ile doruk noktasına ulaştı.

Selda Bağcan, şarkı ve türküleri arasında izleyici ile konuşarak bağ kuran bir sanatçı.

Hepse girdiği günleri hatırlatmaktan, TELE 1'de "18 Dakika Programı"nı ve beni her gece dikkatle izlediğini belirtmekten tutun da, şarkı ve türkü sözlerini, şairleri, Nazı Hikmet'i anmaya ve rock müzik sohbetlerine kadar, ara ara yaptığı konuşmalarla salonu avucunun içine aldı.

Bu arada İzgi Gültekin'i de biri Çav Bella olan bir-iki şarkıyla salona tanıttı.

Selda Bağcan'ın konseri biterken, bütün salon ayağa kalkmış onun müziğiyle ve sesiyle dans ediyordu.

Orhan Alkaya ile Bilge Yurtdagülen'e, Selda Bağcan ve senfoni orkestrasına, Cahit Berkay'a, Erdal Erzincan, Hüseyin Turan ve Mercan Erzincan'a, Tuğrul Keskin'e, bize destek veren politikacılara, meslek kuruluşlarına, dostlara ve bu gecenin hazırlanmasında başta Murat Taylan olmak üzere, canla başla çalışan bütün TELE 1 mensuplarına tebrik ve teşekkürlerimi sunarım.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 29 Ocak 2024

Valid HTML 4.01 Transitional