Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

19 Aralık 2005

Türkiye adalet skandallarıyla çalkalanıyor; bir reform çalışması kaçınılmaz.

Van'daki Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'ın gerekli koşullar oluşmadığı halde tutuklu yargılandığı iddiaları, Orhan Pamuk davası sırasında ortaya çıkan Adalet Bakanlığı'nın ihmali veya kasıtlı tutumu haberleri, Türkiye'deki yargının durumunu bir kez daha gündeme getirdi.

Burada ilk dikkat edilmesi gereken nokta, AB'ye uyum yasaları çerçevesinde yeni çıkarılan Ceza Yasası ve Ceza Muhakemeleri Yasası metinlerinin ya yetersiz olduğu ya da yargıçlarca doğru yorumlanmadıkları konusu.

Çünkü bu yasalar çıktıktan sonra, gaspçılar, karakol basanlar ortalıkta dolaşıyor, rektörler hapse atılıyor, yazarlar yargılanıyor.

Ayrıca Orhan Pamuk davasının temelini oluşturan ünlü 301'inci maddenin, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı Orhan Erinç ve arkadaşlarının tüm çabalarına karşın metinde bugünkü haliyle yer alması, yasa taslağı üzerinde pek çok yorum yapan AB yetkililerinin buna duyarsız kalması dikkat edilmesi gereken noktalar arasında.

Yücel Aşkın davasındaki hukuk işlemleri hakkındaki eleştiriler, karşı oy yazısı yazan yargıcın "ihsası oy" iddiasıyla reddedilmesinden tutun da, Yücel Aşkın'ın hakkında dava açıldığını duymasından sonra yurda dönmesinin tutuksuz yargılanması için karine sayılmamasına kadar, o kadar çok ki burada bunları tek tek saymaya yerimiz yetişmez.

Bu iki dava dolayısıyla, Türkiye'deki yargı sisteminin sorunları yeniden gündeme geldi.

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi Başkanı Mahir Ersin Germeç, 17 ve 18 Aralık tarihlerinde Cumhuriyet gazetesinde "Ülkemizde Yargı Bağımsız mı?" başlıklı makalesinde bu sorunları irdeledi.

Germeç'in üzerinde durduğu hususları şöyle özetlemek olanaklı:

  1. Yargıçlık mesleğine alınacakların Adalet Bakanlığı tarafından belirlenmesinin yargı üzerindeki siyasal etkisi.
     
  2. Yargıçların bakanlıkta görevlendirilmeleri yetkisinin Adalet Bakanına tanınmış olmasının siyasal etkisi.
     
  3. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun kararlarına karşı yargı yoluna başvurulamamasının getirdiği güvencesizlik.
     
  4. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun oluşumunda Bakan'ın başkan ve müsteşarın doğal üye olmasının getirdiği siyasal ağırlık.
     
  5. Yargıçların denetiminin Adalet Bakanlığınca yapılmasının getirdiği siyasal etki.
     
  6. Yargıçların aylık ve ödeneklerinin yetersizliği.

Germeç'in yargının siyasal iktidara bağımlılığı bakımından üzerinde durduğu bu ögelere bir de adalet saraylarındaki yer ve malzeme olanaksızlıkları eklenirse, durumun ne denli vahim olduğu ortaya çıkar.

Bütün bu yapısal ögelere ek olarak, yeni yasaların uygulanmaya başlar başlamaz kamuoyu vicdanını tedirgin edici sonuçları düşünülürse Türkiye'de yargının gerçek bir bunalım içinde olduğu görülür.

Vatandaşı canından bezdiren uzunluktaki dava süreleri. "geç gelen adalet adalet değildir" özdeyişini de anımsatmaktadır.

Bütün bunlara bir de Prof. Hayrettin Ökçesiz'in yargıda rüşvet çalışmasının korkutucu sonuçları eklenirse, durumun vahim olmaktan da öte, umutsuz olmaya doğru yol aldığı anlaşılabilir.

Türkiye'nin zaman yitirmeden, yargı sistemini mercek altına alması ve yeniden düzenlemesi gerekliliği açıktır.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 29 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional