Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

EMRE KONGAR

DİNCİLER İÇİN ADALET DERSLERİ

 

Sevgili okurlarım, insanlar, ahlâk ve adalet bilinçleri olmadan doğarlar.

Gerek kimlikleri, gerekse ahlâk ve adalet bilinçleri, onlara sonradan, önce aileleri, sonra da içinde bulundukları toplum ve ilişkiler tarafından verilir.

Elbette bütün dini, etnik ve milli kimlikler, kendilerine has ahlâk ve adalet anlayışlarına sahiptirler.

Tarihsel olarak ahlâk ve adalet kavramları, insanlığın Toplayıcı Avcı dönemlerinde Aşiretler, Tarım Devrimi döneminde Tek Tanrılı Din devletleri tarafından oluşturulmuştur.

Daha sonra gelen Endüstri Devrimi dönemi, ulusal kimlikleri oluşturmuş, ahlâk ve adalet kavramları da "milli" nitelikler kazanmıştır.

Çağımızdaki Bilişim Devrimi, Endüstri Devrimi döneminde filizlenmeye başlayan Demokrasi ve İnsan Hakları kavramlarına dayalı olarak, bütün insanları doğuştan eşit sayan bir ahlâk ve adalet anlayışını geliştirmeye çalışmaktadır.

Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti aşamasına erişmeye çalışırken, bu iktidar yönetiminde, insanlığın Tarım Devrimi dönemindeki "Din Devleti" anlayışına doğru, geri götürülmek tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Çağımızda, "dindarlık" elbette inanca dayalı bir kimliktir ve aynen "dinsizlik" gibi, bir insan hakkıdır.

Buna karşılık, "dincilik" bir inancın, menfaat elde etmek için, özellikle siyasette ve hukuk gibi, tıp gibi mesleklerin icrasında, kötüye kullanılmasıdır; Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti Anayasası'na ve rejimine de aykırıdır üstelik de suçtur!

* * *

"İslâm felsefesinde adâlet", öncelikle ontolojik bir kavram olarak ele alınmış ve bu kavram, var oluş/yaradılış/doğum sırasında her varlığın, kendi mertebesine göre "İlk Varlık"tan (el-Vücûdü'l-evvel, Allah) bir varlık payı alması şeklinde açıklanmıştır.

İslâm filozofları ilâhî iyiliğe/yaradılışa bağlı olarak adâletin, varlık sahnesinde yer alan her varlığın bütün gelişim safhalarında ve hatta her parçasında meydana geldiğini söylemişlerdir.

(Yani İslam'a göre adalet, her insanın doğuştan sahip olduğu bir bilinçtir. E.K.)

Eflâtun'dan beri devam eden ve İslâm ahlâkçılarınca bazı değişikliklerle benimsenen görüşe göre, insan nefsinin düşünme veya bilgi gücü, öfke gücü ve şehvet gücü olmak üzere üç temel gücünden üç fazilet/erdem doğar.

Bunlar sırasıyla hikmet (bilim ve akılla gerçeğe ulaşma), şecaat (cesaret, yiğitlik) ve iffettir (namus).

Adâlet ise bu üç faziletin/erdemin gerçekleşmesiyle kazanılan ve hepsini içine alan dördüncü temel fazilettir/erdemdir.

(Dikkat, İslam'a göre "Adalet", hikmeti, şecaati ve iffeti, yani gerçeğe ulaşmayı, cesareti ve namusu da içerir. E.K.)

Gazzâlî şöyle der: "Adâlet sıfatı kaybolursa bundan fazlalık veya eksiklik (ifrat-tefrit) şeklinde iki taraf doğmaz; sadece zıddı ve karşıtı doğar ki o da cevrdir".

(Cevr, zulüm demektir; Gazzâli, "Adalet yoksa zulüm vardır" diyor sevgili okurlarım. E.K.)

* * *

Yazdıklarımda, söylediklerimde, suç unsuru arayan "dinciler" olursa, "İslam felsefesinde adalet" konusunda, alıntı ve açıklama yaptığım Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi 'ne bakmalarını öneririm.

Ama onlara asıl önerim, "dinciliği" bırakıp mesleklerini, Anayasa'nın öngördüğü, çağdaş laik Hukuk Devleti kurallarına göre icra etmeleridir.

Yoksa "suçlu" ararken, kendileri "suç işleyen" durumuna düşeceklerdir!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 29 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional