Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

 

EMRE KONGAR

 

 

YÜZYIL SENFONİSİ VE EMİN ÇÖLAŞAN’IN FERYADI

 

 

Yazının başlığına bakıp da Emin Çölaşan’ın Yüzyıl Senfonisi adlı program için birşey yazdığını sanmayın.

Bu başlık, genellikle “Medya Notu”nda yaptığım gibi, ele alacağım farklı iki konuyu birlikte anarak, okura neyle karşılaşacağı hakkında bilgi verme alışkanlığımdan kaynaklanıyor.

Yoksa Yirminci Yüzyıl’ı Anadolu’nun gözüyle ele almaya ve ilginç olaylar ya da kişiler arasında bağlantı kurarak sunmaya çalıştığım bu program hakkında medyada ne bir ses var ne de bir nefes.

Tabii yine Cumhuriyet Gazetesi hariç.

Her Çarşamba TRT 2’de saat 21:20’de yayınlanan programı bir tek Cumhuriyet, dikkati çekecek bir biçimde okurlarına duyuruyor.

Şimdi öğrendiğime göre Yüzyıl Senfonisi, TRT int’den de Perşembe geceleri saat 23:45’de, birinci programdan itibaren yayına giriyormuş.

Bu konuda, ilk bölümleri kaçırdıklarını söyleyen ve bunların tekrarlanmasını isteyen pek çok okur iletisi aldığım için, bu haberi, özelikle bazı haftaları görememiş olanlar için veriyorum.

Bu yazıda asıl, Emin Çölaşan’ın “Çiller’in Yanıtı” adlı makalesinde dile getirdiği bir yakınmayı sizlere aktarmak istiyorum.

Çölaşan, bu makalesinde, Pazar günkü yazısında Çiller ailesi ve DYP adına yayın yaptıklarını vurguladığı Öncü Gazetesi ve BTV televizyon kanalında pek çok kimseye ağır hakaretlerde bulunulduktan sonra bu gazetenin kapatıldığını ve televizyon kanalının da başkasına devredildiğini söyleyerek mahkemelerin bu hakaretlere karşı hükmettiği tazminatların bile ödenmediğini yazdığını belirtiyor.

Çiller’in bu yakınma üzerine kendisini aradığını belirten ve aralarında geçen konuşmayı aktaran Çölaşan, makalesini şöyle bitiriyor:

“Bu olay bütün siyasetçilere ders olsun. Bir daha hiç kimse, hiçbir parti hiçbir genel başkan ve eşi, karşıtlarını karalamak için sahtecilikten hapis yatmış sabıkalıları, kiralık tetikçileri ve haysiyet yoksunu adamlarını ‘gazeteci’ kimliğine sokarak kullanmaya kalkışmasın”.

Pek doğal olarak Çölaşan’a katılmamak olanaklı değil.

Son yıllarda siyasetteki üslup kirlenmesine, medya da çok büyük ölçüde katıldı.

Hatta, medyamız, eleştiri sınırını çok aşan hakaret ve hatta küfürleri kullanmayı, “reyting” ve “tiraj” uğruna bir alışkanlık haline getirdi.

Bu nedenle ben Çölaşan’ın bu dileğine bütünüyle katılıyorum ama bir eksiği de tamamlamak için, bu temenniyi aynı sözüklerle, sadece siyasetçiler için değil, tüm medya patronları için tekrarlamak istiyorum:

“Dilerim hiçbir medya patronu, gazetesinde ve kanalında, beğenmedikleri ya da karşıt oldukları insanlara “eleştiri” yerine “küfür” ve “hakaret” yağdıran yazar, muhabir ve programcıları barındırmaz”.

Sevgili okurlarım, bizim toplumsal bilimlerde “bürokrasi” konusunda çok ünlü bir ilke vardır:

Her bürokrasi ancak en başarısız memuru kadar güçlüdür” denir.

Çünkü bürokrasi zinciri, o başarısız memurun bulunduğu noktada kopar ve işler yürümez.

Bakın değerli okurlarım, bu ilkeden hareketle bir soru ve bir özdeyiş ile bu yazımda ne demek istediğimi çok açık bir biçimde ifade edeyim:

Önce soru:

“Bir medya patronu (ister politikacı olsun, ister tüccar, isterse gazeteci) ne kadar terbiyelidir?”

Şimdi bu sorunun bir özdeyiş niteliğinde olan yanıtını da vereyim:

“Her medya patronu ancak, gazetesindeki ya da kanalındaki en terbiyesiz medya mensubu kadar terbiyelidir”.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional